Lübnan - Jounieh (Harissa-Jeita Grotto)
Lübnan
22.10.2016 - 28.10.2016
Lübnan'da son durağım Jounieh kenti oluyor. Daha önceki Beyrut yazısına buradan ulaşabilirsiniz.
Beyrut'a yakın görülmesi gereken önemli üç noktayı birleştiren bir sayfiye kenti Jounieh. Bu üç önemli nokta Harrisa, Biblos ve Jeita. Her üç noktayı da karşılayan turun 2016 itibariyle fiyatı 75 dolardı. Bu kadar para harcamak istemiyorsanız toplu taşımayı kullanarak da kendi başınıza gezebilirsiniz. Birbirine oldukça yakın bu üç yer Beyrut'a yaklaşık 20 km uzaklıkta bulunan Jounieh kentinde.
Aslında her üç noktayı kapsayan yemekli bir günlük tura yazılmış ancak parasını vermemiştim. Sabah trafik yüzünden buluşma noktasına geç kalınca da, kendi başıma gitmek zorunda kaldım. İyi de olmuş, paramın büyük kısmını kurtarmış oldum. Buraları kendi imkanlarımızla nasıl gezeceğimizi anlatmadan önce ne olduklarına kısaca değinelim.
Harissa:
Jounieh şehrinin tepelerinde bulunan yüksek bir Meryem Ana heykeli ve çevresindeki yerleşim yerlerinden oluşuyor. Tepeye beş dakikalık bir teleferik yolculuğu ile ulaşılıyor. Farklı isimleri de var. Our Lady of Lebenon, Seyyidat Lubnan gibi.
Jeita Grotto;
Jounieh'a 10 km uzaklıkta bulunan, dünyanın en büyük sarkıtlarından birine sahip yer altı mağaraları. Grotto mağara demekmiş zaten. İçeride foto çekmek yasak, fikir vermesi açısından şuradan bir kaç fotoğrafa ulaşılabilir.
Byblos;
İncil'e adının verildiği, yazıyı ilk icat eden Fenikelilerin hüküm sürdüğü sahil kasabası.
Beyrut’tan Jounieh'ye ulaşmamız için öncelikle şehirdeki üç önemli minibüs duraklarından birinin bulunduğu Charles Helou Caddesine inmemiz gerekiyor. Durakların tam olarak yerini bulamasanız bile sahilin bir üstündeki ana caddeyi bulmanız yeterli. Minibüslerde Latin harfleriyle gidilen rota yazmasa da camdan sarkıp Trablus diye bağıran amcaları gördüğünüzde doğru aracı buldunuz demektir. "Harissa" diye teyit etmeniz yeterli. Bu arada Libya’daki Trablus'la bir bağlantısı yok. Atalarımız da kafamız karışmasın diye Lübnan'dakine Trablus'şam diğerine Trablus'garp demişler.
Bu yolculuk için 2016 itibariyle yaklaşık 2500 LL yani 6₺ bir ücret ödedim. Ben doğru otobüsü bulabilmek için yolda bekleyen bir arkadaşa sordum. Ben İngilizce soruyorum, o arapça anlatıyor ama en son işaret diliyle beni takip et diye bir şeyler yaptı, ben de onu takip ettim. Minibüse bindik, paramı alıp üstünü uzatıyor. Şoföre beni gösterip, ısrarla "Harissa" diye hatırlatıyor. Anlaşamasak da iyi niyetinden şüphem yok. Arada bir kez daha dönüp “How are you, today? diyor. Gönül dilinin dışında birbirimizi anladığımız nadir cümlelerden. Vardığımızda arkama dokunarak görevini tamamlamış bir şekilde beni yolcu ediyor. O anda ikimiz de akşama karşılaşacağımızı bilmiyoruz. En azından ben bilmiyordum. 1,5 milyonluk Beyrut'ta akşam markette bir şeyler alırken arkamdan birinin dokunarak bir şeyler anlatmaya çalıştığını görüyorum. Şaşkınlığımı attıktan sonra "Harrisa nasıldı?" dediğini tahmin ettiğim bir şeyler söylüyor. Ne kadarını anladığından emin olmadan günümün nasil geçtiğini anlatıyorum. Vedalaşıp tekrar ayrılıyoruz.
Jounieh'a vardığımda yoldan çevirdiğim bir kaç kişiye, elimdeki broşürden teleferiğin resmini gösterip nasıl gidebileceğimi soruyorum. Aslında telleri görüyorum ancak çalıştığına ve nereye kadar uzandığına dair herhangi bir hareket yok. El işaretleri ile tarif edilen yöne ilerliyorum. Broşürde sabah 9’dan akşam 5’e kadar teleferiğin çalıştığı yazıyor. Ancak sanırım hafta içi olmasının da etkisiyle bilet satışı 11’de ancak başlıyor. Benim dışımda yabancı yok. Oldukça eski ve küçük vagonları olan teleferikle beş dakikalık bir yolculukla tepeye ulaşıyoruz. Teleferikteki ortam biraz korkutucu, ama bir süre sonra alışıyorsunuz.
Yukarıya beraber çıktığımız gençten 50 yıldır teleferiğin burada olduğunu öğreniyorum. Yukarıya çıktığımızda şehirdeki tozlu ve sıcak havaya nazaran burada çok daha temiz ve serin bir havayla karşılaşıyorum. Bu kadar yüksekte olmasına, ulaşımın zor olmasına rağmen Lübnanlıların burayı neden mesken tuttuklarını anlamak zor değil.
Şehrin pek çok yerinden görünebilen, etrafındaki basamaklarda heykelin başına kadar çıkabileceğiniz büyükçe bir anıt burası. Şehrin dört bir yanını görmeniz mümkün. İbadet için gelenlerin yanında bir kaç yamaç paraşütçüsünün de atlayış yaptığını görüyorum. Yukarıda ayrıca etrafı çiçeklerle döşeli küçük bir yürüyüş yolu ve çocuk oyun alanları ile yemek yiyip dinlenebileceğiniz kafeleri mevcut. Kendi aralarında İngilizce konuşan ancak görünüşlerinden Arap oldukları belli iki çiftle biraz konuşuyorum. New Jersey'de yaşıyorlarmış, savaş zamanında oraya göçmüşler. Nereli olduğum konusu açılınca birkaç gün önce İstanbul ve Bursa’yı ziyaret ettiklerinden, yeşillikleri çok beğendiklerinden bahsediyorlar. İstanbul'daki turist azlığı onların da dikkatini çekmiş. Beş yıldır düzenli olarak THY ile geliyorlarmış. 1000 dolardan aşağı bulamazlarken ilk kez bu yıl 600 dolara bilet aldık diyor. ama yine de İstanbul'un çok güzel bir şehir olduğunu, işlerin yakında yola gireceğine emin olduğunu söylüyor.
Tepede Lübnan bayrağına da işlenen buraya özgü ağaçları görüyorum. Kendilerine has belirgin bir şekilleri var.
Kısa bir sure dinlendikten sonra aşağıya iniyorum. Buradan 2. Durağım olan Jeita Grotto fazla uzak değil, yaklaşık 10 km. Mağaraların bulunduğu yer fazla uzak olmasa da yürüyerek gidilecek gibi değil. Taksicilerin bu mesafe için 10 dolar gibi bir fiyata anlaştıklarını internetten okumuştum. 20 dolardan pazarlığa başlıyorlar ve mağaraların bulunduğu yerin kanyon olmasından tutunda, dönüşte taksi olmayacağına varıncaya kadar bir sürü klasik taksici hikayesi anlatıyorlar. Merak etmeyin sürekli taksi var. Ama her zaman pazarlık yapılmalı.
Mağaraya giriş ücretli. Yaklaşık 18000 LL, 35₺ civarı, belki de Lübnan'daki en pahalı atraksiyon ama bence her kuruşuna değer. Biletlerinizi aldıktan sonra kısa bir teleferik yolculuğu sonrası üst mağaradan geziye başlıyorsunuz. Tek kötü tarafı telefon ve kameralar girişte bırakılmak zorunda. Bir şekilde içeriye soksanız bile belli noktalarda görevliler var, fotoğraf çekmenize izin vereceklerini sanmam. Belki de yasak olmasının sebebi düşük ışık. Flaşsız çekim yapmak zor. Mağara şimdiye kadar gördüğüm en büyük sarkıt ve dikitlere sahip ve galerileri en yüksek mağara oldu. Neredeyse tamamen kuru, sadece üst kısımlara doğru yerler biraz ıslanmaya başlıyor. Mağarayı ekim ayında ziyaret edişimin de bunda katkısı var sanırım. Milyonlarca yıl öncesine ait oluşumlarla birlikte olmak, halen oluşum sürecinin devam ettiğini bilmek harika bir duygu.İlk giriş koridorundan sonra bir masal diyarına girmiş gibi hissetmeye başlıyorum. İlerledikçe masalın kahramanları büyüyor ve güzelleşiyor. Son kısma doğru devasa bir boşlukta sesler yankılanmaz oluyor. Keyfin zirve yaptığı noktada burası. Kendi kendime kalıp düşünmeye, kendimi, dünyaıı sorgulamayı başladığım anlardan birine dalıyorum yine. Üst mağara yaklaşık 30 dakika kadar sürüyor.
Çıkışta sağda bulunan vagonlu araçla birlikte bir alt mağaraya geçiyorsunuz. Burası içerisinde nehrin aktığı, ufak kanolarla gezilen bir alan. Su buz gibi, içerideki çok az aydınlatmaya rağmen suyun dibini görebilmeniz mümkün. Aydınlatmayla birlikte harika bir manzara sunuyor. Üst mağarayı renklerle tarif etmem gerekse gri ve beyazı seçerdim. Alt kat içinse mavi ve beyaz daha uygun gibi. Maalesef burası beş dakika kadar sürüyor. Üst mağara hakkında daha iyi yorumlar okumuştum ama bence her ikisi de ayrı güzel.
Çıkışta taksicilerle anlaşıp Beyrut'a dönmek istiyorsanız “highway” demeniz yeterli. Byblos’u da görmek isterseniz sizi Byblos'u giden minibüslerin geçtiği yere kadar getiriyorlar. Buradan sahil bir dolar. Otoyala çıktığımızda da genellikle bekleyen bir minibüs oluyor. Şehir içine kadar gitmese de son duraktan taksi yada yeni bir minibüse binerek son durağınıza varmanız mümkün.
Byblos, küçük bir sahil kasabası. Unesco dünya mirası listesinde. Havanın kararması ve biraz da yorgun hissetmem sebebiyle gitmekten vazgeçtim. O yüzden detaylı bilgi veremeyeceğim.
Beyrut'a döndükten sonra yine merkeze yakın yerlerde biraz dolaştıktan sonra yemeğimi yiyip, erkenden hostele dönüyorum. Beş günlük gezimin en güzel ayağı burasıydı sanırım, oldukça keyif aldım.
Posted by mesuttoker 12:59 Archived in Lebanon Tagged grotto harissa jounieh jeita