A Travellerspoint blog

Şiraz - İran'ın Edebiyat ve Tarih Başkenti

Şiraz, İran


View Iran on mesuttoker's travel map.

Şiraz, Tebriz'den sonraki 2. durağım oluyor. Tebriz'den Aseman hava yollarına ait Fokker 100 model bir uçakla buraya uçtum. İran üzerindeki yaptırımlar maalesef havacılığı da kapsıyor. Uçaklar genelde eski, sık sık arızalar, kazalar yaşanıyor. İki saate süren bir uçuş sonrası ülkenin güneyindeki Şiraz'a varıyoruz.

Şiraz ülkenin 5. büyük şehri ve Fars Eyaletinin baş şehri. Şehirde 2 milyona yakın kişi yaşıyor. Binlerce yıllık geçmişi olan şehir bu uzun yüz yıllar boyunca ticaret rotaları üzerinde yer aldığından sürekli önemini korumuş.

20190410_100730.jpg

Şiraz'da Hava-Ne Zaman Gelinmeli?

Ülkenin güney batısında bulunan şehir kuzey illerine göre daha ılıman bir iklime sahip. Zaman zaman oldukça fazla yağış alan bölge, fazla ağaçlık olmamasının da etkisiyle sık sık sellerle ve su baskınlarıyla yüzleşiyor.

Geldiğim dönemden kısa bir süre önce yine büyük bir sel yaşayan şehirde 20 yakın kişi hayatını kaybetmiş, ancak şehirde gezerken selin kalıntılarının çoğunun temizlenmiş olduğunu gördüm. Yazları oldukça sıcak olabilen şehirde etrafını çevreleyen yüksek dağların da etkisiyle kışları da soğuk geçebiliyor. Ziyaret için en güzel aylar nisan ayının ortalarından haziranın ilk haftaları ile eylül itibariyle kasım ayının ortalarına kadar olan dönem. Burada en çok dikkat edilecek husus martın son haftası ile nisan ayının ilk haftasının "Nevruz" dönemi olduğunu akılda tutmak. Bu dönemde tüm İranlılar tatilde oluyor, tahmin edebileceğiniz gibi her yer kalabalık ve pahalı.

Şiraz'ın Tarihi

Şehrin geçmişine dair en eski kayıtlar milattan önce 2000'lere, Elamlılara kadar gidiyor. Ancak şehrin yaklaşık 6000 yıl önce kurulduğu tahmin ediliyor. 13. yüz yıllarda Persin önde gelenlerinin buraya taşınması bu bölgeyi sanat ve edebiyatta ön plana çıkarmaya başlamış. İran'ın en meşhur iki şairi Hafız ve Saadi burada doğmuş ve halen mezarları şehir sınırları içerisinde. Şiraz için dönemin edebiyat ve sanat başkenti demek yanlış olmayacaktır.

20190412_183331.jpg

Şiraz'ın neleri meşhur? Neler Alınabilir?

Şairi, edebiyatı ve sanatı dışında Şiraz'ın şarapları da meşhur. Şehrin etrafında üzüm bağları göze çarpıyor. İslami devrim sonrası satışı, bulunması kolay olmasa da halen ücra köşelerde, şehir dışına gittiğinizde teklif edilebiliyor ve isterseniz dışarıdan içini belli etmeyen şişelerde satışı yapılıyor. Ancak ülke dışına çıkarılabileceğinden şüpheliyim.

Şiraz aynı zamanda bahçeleriyle de meşhur. Şehrin merkezinde bir kaç kilometre yarı çap içerisinde pek çok bahçe göreceksiniz. Eski tarz Fars evleri, içerisi oldukça aydınlık, tüm duvarları parlak cam işleriyle süslü, önünde geniş bir havuz ve havuzun etrafı çeşit çeşit çiçeklerle süslenmiş bahçelerden oluşuyor. Pek çoğuna 5-20 bin tümen arası bir ücret ödeyerek girebilirsiniz.

Şiraz'da kilim, halı, baharat v.b. otantik ürünleri uygun fiyata bulabilirsiniz. Özellikle Vakil Bazaar'da çok güzel el yapımı ve uygun fiyatlı alışveriş yapma imkanı var.

Ulaşım

Şehir içi ulaşımda toplu taşıma oldukça etkin. Ancak taksi fiyatları inanılmaz ucuz, zamanınız kısıtlıysa toplu taşımayı kullanmaktansa tercih edebilirsiniz. Ülkede Uber benzeri "Snapp" denen bir uygulama, hem yerel kişiler hem de gezginler tarafından sıkça kullanılıyor. Bu uygulama özel araç sahiplerinin sizi taksi gibi taşımasını sağlıyor. Taksiden de çok daha ucuz. Taksi zaten inanılmaz ucuz kıyaslamayı ona göre yapın. Biraz akılda kalması için 20-30 kilometre gibi yerler size 10 TL'ye mal oluyor.

Şiraz'da ayrıca şehri doğu batı ve kuzey güney yönlerinde kesen bir metro hattı var. Şehrin görülmesi gereken yerleri yürüme mesafesinde olduğundan pek kullanmak zorunda kalmayacaksınız.

20190410_164902.jpg

Şehirler arası ulaşım ucuz ve günün hemen hemen her saati büyük şehirlere otobüs bulmak mümkün. Eğer Şiraz'dan Bendarabbas, Yazd ya da Isfahan'a geçmek istiyorsanız otogara gidip kendiniz bilet alabileceğiniz gibi, kaldığınız yerden sizin için ayarlamasını isteyebilirsiniz. Diğer bir seçenek kaldığınız Otelinizden-hostelinizden sizin için bilet ayarlamasını istemekv, ya sizi gelip alıyorlar, ya da hoteliniz-hosteliniz sizin için bir de taksi ayarlıyor, tabi bunun karşılığında fiyatın daha yüksek olacağını tahmin edebilirsiniz.

İnsanları?

Gelmeden önce İran misaferperverliğini duymuş ya da okumuşsunuzdur. Unutun, bir level daha yukarısını hayal edin. İnsanlar size yardımcı olmak için inanılmaz uğraşıyorlar. Size yiyecek-içecek ısmarlamaya, yol tarif etmeye, telefonlarını veya instagram adreslerini vererek gerekirse aramanızı rica ediyorlar. Açıkçası bu seviyede misafirperverlik olabileceğini tahmin etmezdim.

20190410_085638.jpg

Gençlerin neredeyse tamamı güzel bir ingilizce konuşabiliyor. Sizinle fazla göz teması kurmamaya, rahatsız etmemeye çalışıyorlar. Ama bir kez selam verirseniz hemen samimi oluyorlar, gerçek yardımseverliği görüyorsunuz. Nemlendirici kremi nereden alabileceğimi sorduğum kızların beni eczaneye kadar götürüp, krem parasını ödemelerini unutamayacağım.

Yeme-İçme

Kültürümüze uzak olmayan bir mutfakları var, eğer bir eve konuk olur ve yemeklerini yerseniz benzer tatlar alacaksınız. Yollarda kebap ve döner satan yerler ağırlıkta. Ayrıca genellikle tatlı ürünlerin satıldığı pastaneler var. Tuzlu bir şeyler aradığınızda bulmakta zorlanacaksınız.

20190412_191242.jpg

Kafeler ağırlıkla Vekil Çarşısının bulunduğu meydanda. Ancak son zamanlarda turistlerin sıklıkla buraya gelmesiyle birlikte ara sokaklarda kafeler açılmaya başlanmış. Özellikle hostellerin bulunduğu bölgede güzel kafeler bulabilirsiniz. Gezginlerin dışında öğrencilerin tercih ettiği bu mekanlarda zaman zaman canlı müzik etkinlikleri de düzenleniyor. Fikir oluşturması amacıyla örnek vermek gerekirse bu tarz bir kafede ortaboy bir latte 15 bin tümen, yaklaşık 8-10 lira.

Posted by mesuttoker 09:13 Archived in Iran Comments (0)

Fas'ın Mavi Şehri Şafşavan

Şafşavan, Fas


View Fas on mesuttoker's travel map.

Şafşavan Fas'ın Kuzeyinde bulunan, son zamanlarda instagram sayesinde meşhur olmaya başlamış küçük bir kent. Kenti ilgi odağı yapan ise, her yerin mavinin tonlarında olması.

20181122_113749.jpg

Şafşavan'ın geçmişi 1400'lü yıllara kadar gidiyor. Biz her ne kadar bu isimle ansak da kentin resmi adı; Chefchaouen, berberi dilinde "boynuz" anlamına gelen bu kelimenin fransızca olduğunu tahmin etmişsinizdir.

Şafşavan "The Blue Pearl-Mavi İnci" olarak anılıyor. Evlerin duvarları, yollar, dükkanlardaki satılan ürünler her yerde mavinin tonları hakim. Fas deyince eskiden turistler genellikle Kazablanka-Fes-Marakeş üçgeninde takılırken, son yıllarda sosyal medyanında etkisiyle turistlerin uğrak yerlerinden biri olmuş.

Peki nereden geliyor bu mavi sevdası? Bu konuda çeşitli görüşler olmakla birlikte tam olarak sebebi bilinmiyor. En çok itibar edileni, kentin İspanya'nın hristiyanlar tarafından fethinden sonra bölgeden Afrika'ya kaçmak zorunda kalan Seferad Yahudileri tarafından, geleneklerine göre mavi tonlarında boyanmaya başlanması. Diğer bir görüş, kentin zamanında sivrisineklerin saldırısı altında olduğu ve kente yakın bir madenden çıkarılan bu mavi renkli toprağın, bu sinir bozucu hayvanları evlerden uzak tuttuğuna inanılması. Benim pek inandırıcı bulmadığım diğer bir teori evleri yazın serin tuttuğu. Beyaz vb. açık renkler varken neden mavinin tonları olsun?

Nedeni ne olursa olsun, eskiden bu kadar renkli olmadığına eminim. Şehir sakinleri mavinin turistleri mıknatıs gibi çektiğini fark ettikten sonra işi abarttıklarına eminim.

Ne zaman Gidilmeli?

Kent her ne kadar ülkenin kuzeyinde, akdeniz kıyısına yakın bir konumda olsa da, Rif Dağları üzerinde konumlandığından yazları sıcak, kışları soğuk olabiliyor. Fotoğraf için harika kareler sunduğundan, ışığın bol olduğu baharın son ayları ile sıcak sorun olmayacaksa yazın gidilmesi tavsiye edilir.

Ulaşım - Nasıl Gidilir - Konaklama?

Fas gezisinde ilk akla gelen yerler Marakeş, Fes gibi şehirler olacaktır. Şafşavan'a da buralardan geleceğinizi düşünerek sizlere bazı bilgiler vermek istiyoruz. Öncelikle Şafşavan'a hava yoluyla gelme şansınız yok. Gezginler genellikle Fes, Kazablanca, Tangier veya Tetouan gibi kentlerden günü birlik turlarla gelmeyi tercih ediyorlar. Kent gerçekten de bir kaç saatte gezilebilecek kadar küçük ancak yine de burada bir gece geçirmek isterseniz pek çok konaklama seçeneği mevcut.

20181122_133146.jpg

Çevre şehirlerden araba kiralayarak bir kaç saatte ulaşabileceğiniz gibi otobüs şirketlerini de seçebilirsiniz. Ülkede zengin bir otobüs ağı var ve sefer saatlerinde oldukça fazla seçenek olduğunu göreceksiniz. Önceden rezervasyon yaptırmanıza gerek yok, yine de internetten önceden bilet almak isterseniz, en büyük ve rahat firmalardan biri olan CTM'yi deneyebilirsiniz. İnternet sitesi; http://www.ctm.ma/

Kazablanka'dan gelecekseniz, Tangier ya da Fes'e uçabilir, ya da hızlı tren hatlarını kullanabilirsiniz. Tren hatları da oldukça işlek ve konforlu, üstelik diğer ulaşım seçeneklerine göre oldukça ekonomik. Tren biletlerini https://www.oncf.ma/fr/ sitesinden alabilirsiniz.

Görülmesi Gereken Yerler?

Kent çok küçük ve sadece 40 bin kişi yaşıyor. Kenti keşfetmek için en iyi yol yürümek. Sokaklarında gezdikçe instagramda rastladığınız fotoğrafların çekildiği yerlere rastlayacaksınız. Bazı yerler özel dekore edilmiş ve sizden fotoğraf çekebilmeniz için para talep ediliyor. Ancak şimdilik çok çok az bir bölümden söz edebiliriz. Pek çok sokak sıradan normal ailelerin yaşadığı evleri içeriyor. Turiste de daha çok alışmamışlar, o yüzden Marekeş kadar rahatsız edilmiyorsunuz, evlerin içerisine dalmadıkça gönlünüzce dolaşabilirsiniz.

Şehrin en üstünde tahmin edebileceğiniz gibi kale var. Ancak pek korunmuş olduğunu söyleyemeyeceğiz. Üstelik çöplerle kirlenmiş bir vaziyette. İçerisinde mezarların olmasına rağmen bu kadar bakımsız olması durumun vehametini arttırıyor.

Kentin eteklerine kurulan Rif Dağları yürüyüş için çok güzel rotalar içeriyor. Eğer günü birlik gelmediyseniz ve vaktiniz varsa trekking gruplarının aktivitelerine katılabilirsiniz. Kendi başınıza yapmanız tavsiye edilmiyor, çünkü bu bölge marihuanna yetiştiriciliği ile ünlü, farkında olmadan ot yetiştirilen bir araziye girdiğinizde istenmeyen sonuçlarla karşılaşabilirsiniz.

Sayıları fazla olmamakla birlikte şehrin merkezinde restoranlar ve çevresinde hediyelik eşyalar satılan dükkanlar bulunuyor. Kazıklanmak istemiyorsanız buralardan biraz uzaklaşmanız gerekiyor.

Şehrin üstündeki kaleden sonra, daha yüksek bir noktada kilise göreceksiniz. O noktaya kadar çıkmak mümkün olmakla birlikte, daha önce bunu deneyen gezginlerden uyuşturucu satıcılarınca rahatsız edildiklerine, değerli eşyaların el konulmaya çalışıldığı gibi hoş olmayan durumlarla karşılaştıklarına dair yazılarını çeşitli forumlarda bulmak mümkün. En azından yalnız olarak çıkmaktan kaçınmanızı tavsiye ediyoruz.

Ayrıca köşe başlarında bekleyen, sürekli size yaklaşıp "haşiş" diye seslenen gençler olacak. Maalesef burada bu tarz keyif verici maddelerin kullanımı çok yaygın. Siz satmadıkça üzerinizde yakalanması pek sorun olmuyor, ancak siz siz olun uzak durun.

Posted by mesuttoker 09:11 Archived in Moldova Tagged morocco chefchaouen şafşavan Comments (0)

Fes'te Mutlaka Yapılması Gerekenler

Fes, Fas


View Fas on mesuttoker's travel map.

Fas'ın en eski başkenti günümüzde 3. büyük şehri olan Fes, ülkenin Kuzey'inde Akdeniz'e yakın bir noktada bulunuyor. Geçmişi 7. Yüzyıla kadar uzanan bu tarihi şehirde yapılması ve görülmesi gerekenleri sizler için derledim..

pexels-taryn-elliott-3889827.jpg

Medina'da Kaybolmak

Günümüzde 1 milyon civarı nüfusa sahip bu tarihi şehir, Kuzey Afrika ve Arap dünyasının en iyi korunmuş tarihi şehirlerinden biri. Araç Trafiği olmayan tarihi surlarının içerisinde yüz binlerce insan halen eski zamanlarda olduğu gibi yaşamaya devam ediyor. Ülkemizde Mardin, Midyat,Hatay, Urfa şehirlerini gezmiş olanlara aşina gelecek, araçların girmediği, genişliği bir metreyi bulmayan daracık sokaklarda eşeklerle ya da küfelerle malların, eşyaların taşındığı sokaklarında kolaylıkla kaybolunabilecek, insanın kendisini bir film setinde imiş gibi hissettirebilecek bir yerleşim yeri.

Bu teknolojik devirde kaybolmak kolay mı ki dediğinizi duyar gibiyim. Ancak navigasyon programları bile bu labirent gibi sokaklarda yetersiz kalıyor. Şehrin 9 kapısından birinden girdikten sonra, sürekli çatallanan yollarda, bir birine tıpatıp benzeyen dükkanların ve satıcıların arasında bir süre sonra yön duygunuzu kaybediyorsunuz. Hızlıca bir yerlere giden kalabalığın arkasına takılıp, kendinizi çıkmaz bir sokakta bulabiliyorsunuz. Kaybolmamak için tura katılabilir, ya da kendinize bir rehber ayarlayabilirsiniz, ancak bence buralarda kaybolmak ayrı bir zevk. Zaman sıkıntınız yoksa mutlaka bir kapıdan çıkışı bulacak ve gitmek istediğiniz yere varacaksınız.

Her köşe başında "Oraya gitme, çıkmaz sokak" diye size seslenen, turistlerden bir şeyler koparmaya çalışan tipler mevcut. Aslında bazen gerçekten size yön göstermeye çalışan iyi niyetli mahalle sakinleri de görüyorsunuz, ancak bir süre sonra hangisi gerçek, hangisi sizi yolmaya çalışıyor anlayamıyorsunuz.

Köşe başlarında sizi yolunuzdan çevirmeye çalışan tiplere inat devam ettiğinizde, bir süre sonra aynı yoldan geriye dönmek zorunda kalabiliyorsunuz, en kötüsü de bu kişilerin sizi köşebaşında beklemesi ve yüzlerindeki "ben sana söylemiştim." der gibi bakışları.

Bence bu şehir Fas'ın neden dünya gezginleri arasında revaçta olduğunun en büyük yaşayan kanıtı. Modern zamanlardan sıyrılıp, sanki bir zaman makinesine binmiş ve yüz yıllara öncesine ışınlanmışsınız hissine kapılıyorsunuz ve sanırım dünya üzerinde bunu yaşayabileceğiniz pek fazla yer yok.

Tabakhaneleri Ziyaret Etmek

Fas denince ilk akla gelen yerler tabi ki rengarenk deri işleme atölyeleri, yada bizim dilimize girdiği şekilde tabakhaneler. Arama motorlarında Fas'ı arattığınızda karşınıza ilk çıkacak görseller, rengarenk boyalarla dolu, derilerin içerisinde renklendirildiği deri yıkama havuzlarıdır. Fas'ın pek çok şehrinde benzer atölyeler bulabileceğiniz gibi, en ünlülerinden bir kaçı da Fes şehrindedir.

pexels-andre-manuel-8571090.jpg

Çok değil, 15-20 yıl önce Zeytinburnu sahilinden geçtiyseniz, o keskin kokuyu halen hatırlıyorsunuzdur. Buradaki deri atölyeleri de, aynen böyle kokuyor, ancak halen tüm teknolojik gelişmelere inat, yüz yıllar öncesindeki tekniklerle işletilmeye devam ediliyor.

Bu tarz tabakhaneleri bulmak dışarıdan bakarak zor olabiliyor. Genellikle deri ürünlerin satıldığı sıra sıra dükkan görüyorsanız, arka kısmında muhtemelen bir atölye mevcuttur. Yine bu tarz dükkanların yanında size yaklaşıp, "tannery" diyerek size teklifte bulunmaya çalışacak kişilerden doğru noktaya yakın olduğunu anlayabilirsiniz.

Öncelikle şunu belirtelim, bu tarz yerler genellikle kooperatif olarak işletiliyor ve bir kişiye ait değil. O yüzden girerken izin almanıza ya da para ödemenize gerek yok. Ancak uygulamada içeriye girmeye çalıştığınızda aksi beyanlarla karşılaşacak ve sizden para koparılmaya çalışılacak. Uğraşmak istemezseniz istenen tutarın 4-5'te birini teklif ederek bahşiş gibi bir tutarı vererek içeriye girmeye çalışabilirsiniz. Diğer bir yöntem deri dükkanlarına alıcı olarak girip, ürünlerle ilgilenirseniz, genellikle çatı katlarından manzarayı seyretmenizi teklif edeceklerdir. Ancak hiç bir şey almadan çıkmak sizin kabiliyetinize kalmış.

Medreseler-Camiler'i Dolaşmak

Şehrin tarihinin yüz yıllar öncesine uzandığından bahsetmiştik. Burası islam uygarlığının en eski yerleşim yerlerinden biri, dolayısıyla çok eski ilk dönem islami eserleri görmek mümkün. Ayrıca bu şehir dünyanın en eski medresesi-ev sahipliği yapıyor; El Karaviyyin. Yapım tarihi 859. Yine medrese içerisindeki 4000 el yazması kitap barındıran kütüphane de en eskilerden biri olarak nitelendiriliyor. Burası müslüman olmayan gezginlerin de ziyaret edebileceği bir yer. Ancak Fas'ta ilginç bir şekilde müslüman değilseniz camilere girmenize izin verilmiyor. Arada test edilebilirsiniz, hazırlıklı olun. Daha önce böyle bir uygulamaya şahit olmamıştım, mantığını anlamadım ama uygulama burada böyle.

Zanaatkarları İzlemek

Burada başka pek çok şehirde göremeyeceğiniz bir zenginlik daha var. O da el sanatlarını icra eden zanaatkarlar. Gümüş işlemeciliği, deri kemer yapanlar, yorgancılar, deri boyama atölyeleri, eşek semeri ustaları daha aklınıza gelemeyecek, adını sanını bilmediğiniz, belki de izleseniz bile ne olduğunu çözemeyeceğiniz pek çok el sanatları, canlı bir uygulama müzesindeymişcesine halen yaşamaya devam ediyor.

20181121_092833.jpg

Yemeklerini Tatmak

Her ülkenin şehirlerinin mutfağı denenmeye değer. Ancak Osmanlı egemenliği altına girmemiş olmasına rağmen, bizim damak tadımıza hitap eden başka bir ülke hatırlamıyorum. Hamur işleri, tatlılar, isimleri, görünüşleri farklı olsa da tatları bir şekilde tanıdık geliyor. Tek sorun hijyen olsa gerek. Maalesef stantlar sinekler ve arılar için ziyafet sofralarına dönüşmüş, onun dışında her öğünü iple çekeceğinize eminim.

Riyad'ları Görmek

Riyad nedir ki dediğinizi duyar gibi oluyorum. Riyad arapça bahçe, yeşillik demek aslında ama Fas'ta evlerin iç kısımlarındaki avlulara verilen bir isim. İslam uygarlığındaki bir güzelliğin bize yansıması aslında. Malumunuz islam dini gösterişi sevmez, eski yapılarda dışardan bakıldığında gayet mütevazi, küçük pencereli evler inşa edilirken, ailelerin yaşadığı iç kısımlar bizim hanları andırır biçimde, geniş camlı, fıskiyeli, üstü açık güneş giren harika güzellikteki avlulara sahipmiş. Günümüzde de buraları satın alınıp, turistik bir amaçla dekore edilmiş, pansiyon ya da restoran olarak işletilmeye devam ediliyor. Dışarıdan sıradan bir girişi olan ev, içeriden inanılmaz güzellikler sunabiliyor.

Posted by mesuttoker 09:06 Archived in Morocco Comments (0)

Fes, Fas Gezi Notları

Fes, Fas


View Fas on mesuttoker's travel map.

Fas, gerek tarihi, gerekse sıcak iklimi ve insanlarıyla milyonları kendine çeken bir ülke. Afrika’nın kuzey batı kıyısında bulunan, 35 milyonluk bu ülke, bizlerin aksine pek çok yerde Morocco adıyla müsemma. Biz de Fas denmesinin sebebi, tarihi 7.yüzyila kadar giden Fes şehri.

pexels-taryn-elliott-3889827.jpg

Ben de Kasım ayında seyahat edilebilecek vizesiz ülke ararken, karşıma çıktı bu ülke. Atlantik kıyısında konumlanan bu ülkede 4 mevsim yaşanmasına rağmen ülkemize kıyaslandığında daha ılıman bir iklime sahip. En çok turist çektigi aylar ilk bahar ve son bahar ayları olmakla birlikte, yılın neredeyse tamamında ziyaret edilebiliyor.

Seyahatim itibariyle direk uçmayı düşünürseniz Kazablanka ya uçmaktan başka çareniz yok. AirMoroc ve THY bu şehre direk uçuyor. Aslında Kazablanka gezginler için pek cezbedici olmasa gerek ki, genellikle sadece ulaşım için kullanılıyor, bazen direk bir şehre geçilebildigi gibi bazen de benim gibi bir gece konaklanıp, sonraki gün seyahate devam ediliyor. Türk hava yollarının Mart 2019 itibariyle Marakeş’e de uçmaya başlayacağını belirtelim.

Yolculuğum İstanbul’dan 17:45’te başladı. Ülkenin milli hava yolu firması AirMaroc’u ilk kez kullandım. Fiyatının dışında pek cezbedici olduğunu söyleyemeyeceğim. Şehirler arası otobüs yolculuğundan hallice olan uçuşumuz 5 saat gibi bir sürenin ardından Kasablanka hava alanınında son buluyor.

Pasaport kontrolü eğer yoğun bir dönemde geldiyseniz uzun sürebilir, ancak ilk ve son bahar dışında 10-15 dakika içerisinde çıkabilirsiniz. Eğer ülkede bir kaç hafta kalacaksanız, telefon hattı almanızı ve internet paketi yüklemenizi öneririm. Pasaport kontrolden sonra, valizleri almadan hemen önce para bozdurmak ve telefon hattı almak için stantlar göreceksiniz. Orange firmasının bankosu solda, bu firmada sim kart ücretsiz, ancak 5 gb paket 50 dirhem, yaklaşık 25 tl. Hemen karşısında da Inwi şirketine ait stant var. Ancak en düşük paket 10 gb, 100 dirhem, yaklaşık 50 tl. Bu şirketin daha iyi olduğunu duyduğumdan onlardan almaya karar veriyorum. Stantta görevli çalışanlar kurulum konusunda size yardımcı oluyorlar. Tüm işlemler yaklaşık 3-4 dakika kadar sürüyor.

Şehrin merkezi yaklaşık 45 dakika uzaklıkta, en ucuz ve hızlı yol trenle seyahat etmek, ancak akşam 21:30'dan sonra şehir merkezine sefer yok. Otobüslerde bu saatlerde sona eriyormuş. O saatten sonra varıyorsanız, tek alternatif taksiler, onlar da standart 300 dirhem alıyorlar. Eğer bu fiyat yüksek geldiyse, çıkışta pek çok gezgin görmeniz muhtemel, birileri ile konuşup ücreti paylaşmayı önerebilirsiniz.

Sebebini bilmiyorum ama Kazablanka diğer Fas şehirlerine göre inanılmaz pahalı. Otellerinden tutun da taksilerine kadar bunu görmek mümkün. Tren hattı sadece 5 durak ve Casa Port denen merkezi bir istasyonda son buluyor. Eğer Fes gibi kuzey şehirlerine gidecekseniz Casa Voyageurs, Agadir gibi güney şehirlerine gidecekseniz Casa Port’ta inmelisiniz. Trenler gece çalışmıyor, bu istasyonlara yakın, ekonomik otel seçeneklerini değerlendirebilirsiniz.

Fes Ulaşım

Fas'ın eski başkentine ulaşmak için birden fazla alternatifiniz var. Eğer Avrupa'dan geliyorsanız, Ryan Air ile pek çok şehirden buraya direk uçma şansınız var. Maalesef ülkemizden bir kaç yüz dolar verilerek gelinebilen bu şehre Avrupalılar bir kaç on avro vererek gelebiliyor. Bulunduğum hostelde pek çok öğrencinin birkaç gün için bu yolu seçtiklerine şahit oldum.

Eğer ilk durağınız benim gibi Kasablanka ise, Air Maroc ile Fes'e aktarma yapabilirsiniz. Ucuz olduğunu söyleyemeyeceğim ancak saatleri uygun, sabah erken veya akşam geç saatlerde aktarma uçak bulabilirsiniz.

Fes'e ulaşmanın en kolay ve ekonomik yolu tren. Ülkede oldukça işler bir tren hattı var ve pek çok şehri birbirine bağlıyor. Maalesef internet üzerinden bilet almak pek kolay değil. İmkansız değil ancak arapça yada fransızcanın iyi değilse sorun yaşamak olası. Zaten ulusal tatiller hariç çok fazla yoğunluk yok, hareketten önce bilet bulmak pek sorun değil.

Diğer bir yöntem otobüs şirketleri. Kullanmadım ama pek çok firma olduğunu biliyorum. Tren veya uçak bileti bulmakta sorun yaşarsanız son seçenek olarak kullanılabilir.

20181121_100110.jpg

Ben ertesi gün Fes’e geçeceğim için akşamdan tren bileti almaya calıştıysam da bilet satan eleman saatlerin değişebileceğini ileri sürerek bilet satmak istemedi. Öğrendiğim kadarıyla da bayramlar hariç yer sıkıntısı olmuyormuş. Trenler modern, konforlu ama yavaş sayılır. Yine de otobüsle seyahate göre daha fazla rahat olduğunu söylemeliyim. Fas'ın genelinde yollar iyi değil maalesef.

Trenlerde 2 sınıf var. 1.sınıf yüzde 50 daha pahalı ama oturacağınız koltuk garanti, sezon dışı gelirseniz kompartımanda yalnız bile olabilirsiniz. 2.sınıf da ise önce gelen istediği yere oturuyor, geç gelirseniz ayakta da seyahat edebiliyorsunuz.

Fes Yolculuğum yaklaşık 4 saat sürdü. Ücret 170 dirhem, yaklaşık 80 TL. Yolculuk süresince pek çok durakta duruyoruz, Fas’ın kırsal yaşamını gözlemlemek adına, tren yolculuğunu tavsiye ederim.

Tren istasyonu ile eski şehrin arası yaklaşık 5 km. Yürümek istemezseniz taksi yaklaşık 15 dirhem, 7-8 tl kadar tutuyor. Ancak gardan çıktığınız gibi etrafınızi çevirecekler, mümkünse biraz ilerleyip yoldan üzerinde petit taksi yazan taksileri çevirin ve mutlaka taksimetreyi kullanmalarını isteyin.

Eğer taksi yoldan başka birilerini alırsa şaşırmayın. Burada taksimetre çoklu bir şekilde çalışıyor. İlk binenin güzergahına göre taksici yoldan başkalarını da alabiliyor. Böylece siz de çok daha ucuza seyahat etmiş olabiliyorsunuz.

Fes şehri tarihi bir şehir. Bizim bu ülkeye Fas dememizi de arkasında bu şehir var. Geçmişi 7. yüzyıl kadar eskiye gidiyor. Hatta dünyanın en eski üniversitesi burada.

Fes Ne Zaman Ziyaret Edilmeli

Ülkenin Atlantik kıyısındaki Kazablanka, Rabat gibi şehirler, klasik Akdeniz ikliminin etkisindeyken, Fes biraz daha yüksek ve kuzeyde bir noktada bulunuyor ve haliyle biraz daha soğuk bir şehir. Dolayısıyla ilk ve sonbahar ayları ziyaret etmek için en güzel zamanlar olsa da, hava sıcakları Aralık ortalarına kadar oldukça yüksek seyrediyor. Yazın en sıcak ayları olan Temmuz Ağustos ile kışın yağışların arttığı Ocak-Şubat arası dönem dışında gezilmeye müsait bir şehir.

Şehri görünmeye değer kılan kısmı, Medina denen, Arapça'da şehir anlamına gelen, etrafı duvarlarla ya da surlarla çevrili, Avrupa'da genellikle 'old town' ya da bizdeki deyişle 'sur içi' denebilecek kısım. İçerisine motorlu bir taşıtın giremediği, malların eşeklerle ya da el arabalarıyla taşındığı bir birinin içine girmiş, labirentleri andıran pek çok dar sokağın bulunduğu insanı yüzyıllar öncesine götüren bir yerleşim birimi. Hatay'ın ya da Mardin'in arka sokaklarını gezenlerin aşina olabileceği bir manzara sunuyor.

Fes’i ziyaret edenler genellikle 2-3 gün ayırıyorlar bu şehre. Eğer hostelde ya da Riad denen misafir evlerinde kalacaksaniz, şehrin 9 kapısından hangisine yakın olduğunu öğrenmeli, ona göre aracınızla ya da yürüyerek oraya kadar gelmeli ve kalacağınız yere ulaşmak için yol tariflerine itimat etmelisiniz. Daha önce de belirttiğim gibi içerisi kaybolmaya çok müsait ve Google maps inde çok iyi çalışmadığını belirtelim.

Fes Görülmesi Gereken Yerler

Fes'te görülmesi gereken yerleri bir başka yazıda detaylı olarak yazacağız ama kısaca bahsetmek gerekirse, ilk yapmanız gereken "surların içerisinde kaybolmak". Burada kaybolmadan gerçek anlamda Fas'ı anlayamazsınız. Sizi yolunuzdan çevirmek isteyen fırsatçılara kulak asmayın, "oraya gitme, yol yok!" diye sizi yolunuzdan çevirmeye ve sizden para koparmaya çalışacaklar. Çoğu kez de haklı olacaklar ve siz geri döndüğünüzde sokağın başında sizi bekleyip sinsice gülüyor olacaklar. Maalesef bu pis sırıtışlara katlanmak zorundayız, ama zevki de orada.

Yine mutlaka yapılması gerekenlerden biri "tabahkane ziyareti" Çok değil 90'larda yolunuz Zeytinburnu sahiline yolunuz düştüyse burnunuzun direğini kıran kesif kokuyu hatırlayacaksınız. Fes halen yaşayan devasa bir tabakhane gibi. Deri satılan bir dükkan gördüğünüzde arkasında muhtemelen bir de tabakhane var. Turist olduğunuzu anlayan fırsatçılar buraları halka açık yerler olmasına rağmen yine sizden para koparmaya çalışacaklar. Her ne kadar onları tersleyip paranızı korumanız mümkün olsa da yaşayacağınız strese değmez, adamlarla biraz pazarlık yaparak ya da çıkışta dükkanlarından bir şeyler alarak bu süreci en az hasarla atlatabilirsiniz. Durum bu kadar ciddi mi dediğinizi duyar gibiyim. İnanın bizdeki halıcılar bunların yanında melek kalır.

20181121_092833.jpg

Bir diğer ziyaret noktası "medreseler". Şehrin tarihi yüzyıllar öncesine dayanıyor ve zamanında bir eğitim şehriymiş. Dünyanın en eski üniversite kampüsü burada. Ayrıca pek çok cami ve külliyesi bulunuyor. Ancak müslüman olmayanların girmesine izin verilmiyor, test edilebilirsiniz, haberiniz olsun.

Fes'te hoşunuza gidecek diğer bir konu "zanaatkarlar" olacak. Bizde çoktan unutulmaya yüz tutmuş el sanatları ve zanaatkarların Fes'te halen yaşadığını fark edeceksiniz. Onları halen iş başında görmek ve sanatlarını icra ederken izlemek büyük bir ayrıcalık.

Tabi ki son olarak "yemekler". Ağız tadımızın bu kadar benzeyeceğini hiç düşünmemiştim. Gerek hamur işleri, gerekse et yemekleri, ilk kez farklı bir ülkede yemekler konusunda yabancılık çekmedim. Üstelikte güzel yemek için sürekli bir yerleri aramak zorunda değilsiniz, hijyen takıntınız yoksa her köşe başında güzel bir tat bulabilirsiniz.

Fes İçin Kaç Gün Ayrılmalı

Eğer sadece şehir içinde gezecekseniz 2 tam gün yeter diye düşünüyorum. Eğer Şafşavan gibi yakın yerler de gezi planınızda varsa en azından 3 gün ayırmanızı tavsiye ediyorum. Burası çöl gezisi de istiyorsanız başlangıç için güzel bir nokta.

Fes sizi alıp kolaylıkla yüz yıllar öncesine götürüyor. Modern Kazablanka'nın ardından bu şehre adım attığınızda bu ülkenin neden bu kadar rağbet gördüğünü çok iyi anlıyorsunuz. Modern şehirlerden sıkılmaya başladıysanız Fes sizi yepyeni diyarlara götürecek, bundan emin olabilirsiniz.

Posted by mesuttoker 09:00 Archived in Morocco Tagged morocco fes fas Comments (0)

Bromo Yanardağı Gezisi

Cava / Endonezya

Bromo, Cava Adasının en meşhur aktif yanardağlarından biri. Aslında ulaşımı kolay ve manzarası harika, bu yüzden en çok rağbet görenlerden biri. Eğer bir diğer meşhur dağ olan Merapi’ye tırmanmak isterseniz, yüksek bir meblağ ödemeniz yetmez, bir de 16 km’lik yorucu bir 2 günlük tırmanışı göze almanız gerekir. Bromo ise bulunduğu konum itibariyle kısa bir yolculukla ulaşılabilir ve 20-30 dakikalık bir tırmanışla krateri görülebilir.

pexels-iweng-candy-12278092.jpg

Bir gün önce bir hostelden Bromo’ya ulaşım için bir minibüs kiralamıştık. Öncelikle buraya ulaşmak için bölgede farklı yerlerde kalıp, tur ayarlayabilirsiniz. Mesela Malang, Surabaya ya da Probolinggo buraya en yakın kasabalar. En uzaktan en yakınına doğru sıraladım. Ne kadar uzakta kalırsanız gün doğumu için o kadar erken yola çıkmanız gerekeceğini unutmayın.

Bu saydığım şehirlere tren, otobüs ya da özel araçlarla gelebilirsiniz. Tren en hızlı seçenek ve biletlerini haftalar önce internetten alabilirsiniz. Biletlerin satıldığı site: tiket.com, diğer seçenek otobüsler ancak ucuz olmasına karşın hiç konforlu değiller. Yollarda çok fazla duraklama yapılıyor ve uzun sürüyor. En pahalı ama en hızlı yol özel minibüslerle Probolinggo’ya gelmek. Yaklaşık 200.000.rupiah, 15 dolar ödüyorsunuz yolda 2 kez mola veriliyor ve yolculuk yaklaşık 10-12 saat sürüyor.

Yolculuk tam bir macera, sürücüler dikkatsiz, yollar oldukça dar ve pek çok motorlu insan olunca pek çok tehlike atlatılıyor. Cava Adası dünyanın en kalabalık adası. Tüm Endonezya’da 250 milyon insan yaşarken bunun yarıdan fazlası Cava adasında yaşıyor. Buranın büyüklüğü ise Trakya’dan biraz daha büyük. Hal böyle olunca 300 km'lik yol 10 saatten fazla sürüyor. Etrafınızda evler ve insanların sonu gelmiyor. Bir kasabadan çıkıp bir diğerine giriyorsunuz.

Ben Bromo’ya en yakın köy olan Camoro Lawang’da bir pansiyon kiraladım. Eğer yukarıda bahsettiğim şehirlerden tur ayarlarsaniz, 100-150 USD'yi gözden çıkarmanız gerekiyor. Ancak bu köye gelirseniz, sadece gün doğumu için ulaşım sağlayan jeeplerde bir tur ayarlamanız yeterli. Kaldığınız yer ya da yol üzerindeki her hangi bir tur ofisi size uygun aracı ayarlayacaktır.

Ulusal park giriş ücreti yaklaşık 220.000 rupi, yaklaşık 15 USD. Jeep ulaşımı için de yaklaşık 100.000 rupi isteniyor. Eğer yalnızsanız motorsikletli biriyle anlaşıp daha ucuza gezebilirsiniz, ancak bir kaç dolar için değmez. Üstelik hava burada gerçekten soğuk, 5 dereceye kadar düşebiliyor, mutlaka kalın bir şeyler getirin, olmadı otelden kiralayabiliyotsunuz, jeepler de üstü kapalı olduğu için iyi oluyor. Yani tüm aktivite gece otelde kaldığımızı varsayarsak 10 saati geçmiyor. O yüzden burada bir gece konaklamak fazlasıyla yeterli.

Yukarıda saydığım fiyata sabah 3’te otelinizden alınmanız, gün doğumu için 30 dakikalık yolculuk, 6 gibi gün doğumu noktasından alınıp Bromo kraterine götürülmeniz, 8 gibi buradan alınıp tekrar otellere bırakılma ve 10 gibi tekrar Probolingo merkeze götürülmeniz dahil.

Sabah 3 gibi kalktık. Çok fazla geçmeden bir jeep bizi almaya geldi. Her jeepte 6 kişi oluyor, aracın üstü kapalı. Farklı yerlerden gezginleri alıp seyir yerine varmamız 4'ü buluyor. Burası bir yamacın kenarında manzarayı izleyeceğimiz yer. Güneşin doğuşuna 1 saat gibi bir süre var. Kahve, çay ya da kahvaltılık satanlar sürekli yanınıza geliyor. Ortalık karanlık olduğu için bir miktar verirseniz en güzel yeri göstereceğini söyleyen akıllı gençleri de takdir ettim.

20180621_053926.jpg

Ama en güzel diye bir yer yok. Ortalık olabildiğince seyre müsait. Güneş her sabah kendini gösterecek diye bir şey yok, zaten benim gittiğim sabahta güneş görünmeden ortalık aydınlandı. Bayram tatilinin devam etmesi sebebiyle de pek çok yerel turist var. Ortalık ana baba günü gibi.
Üzerinize sağlam bir şeyler almanızda yarar var. Ben t-shirt üzerine bir rüzgarlık aldım ama yine de üşüdüm. Aşağıdaki havaya güvenip yola çıkmayın. Burası Ekvator üzerinde bulunduğundan güneş her gün aynı saatlerde doğuyor. 5.15 gibi, ortalığın aydınlanması ve kalabalığın dağılması yarım saat sürüyor. Gerçekten manzara çok güzel. Saatlerce kalıp izleyebilirim, ancak şoförümüz bizi 6’da bekliyor.

Yaklaşık 10 dakikalık bir yolculukla Bromo'ya tırmanacağımız yere geliyoruz. Burası yukarıdan gördüğümüz dağın etekleri. Jeepler açık alana park ediliyor, yürüyerek ya da atlarla bir yere kadar geliyorsunuz. Son 200 metre oldukça dik merdivenlerle geçiliyor. Park yerinden kraterin olduğu noktaya çıkmak yaklaşık 20-25 dakika sürüyor. Eğim fazla değil, hızlı yürümez iseniz fazla yorulmazsınız.

Krateri gördüğünüz ilk nokta çok dar ve pek çok kişi bu noktadan ileriye gitmiyor. Ancak dumanların çıktığı noktaya ilk baktığınız ve çıkan sesi duyduğunuzda etkilenmemek mümkün değil. Büyük bir nehri, ya da şelaleyi andıran bir ses geliyor ve yoğun bir duman yükseliyor. Yükselen gaz sülfür, zehirsiz ancak uzun süre solunursa kötü hissedebilirsiniz.

Kratere ilk çıktığınız noktanın solunda yürüyüş için patika var. Buradan sonra çok az kişi ilerliyor ancak en güzel manzaralarda burada. Yaklaşık 500 metre kadar ilerleyebilirsiniz. Hiç bir güvenlik önlemi alınmamış. 1-2 metrelik patikanın kenarları çok dik bir şekilde düşüyor, ayağınızın kayması bile kötü bir şekilde son bulabilir.

Muhtemelen biraz daha gelişmiş bir ülke olsa, bu şekilde tehlikeli bir şekilde dolaşılmasına izin verilmezdi, ancak ben şikayetçi olduğumu söyleyemeyeceğim, bir daha böyle bir deneyimi nerede yaşayabilirdim, bilmiyorum. Kraterin üst kısmında yaklaşık 1 saat gibi bir zaman geçiriyorum. Aklımda kalanlar, sülfürün kesif kokusu, sürekli bir uğultu, sürekli esen rüzgar ve inanılmaz güzel bir manzara. Sadece bunları tecrübe etmek için bile gezi planın dahil edilmesi gereken bir yer.

Turistlerin büyük bir kısmı bu tehlikeli bölüme ilerlemektense, merdivenlerin sonundaki güvenli bölgede kalıp fotoğraf çektirmeyi tercih ediyor. Kraterin üzerinde geçen bir saatten sonra, iniş yolculuğumuz başlıyor, En az yukarı çıkmak kadar yorucu, sürekli korkuluklara tutunmak zorunda kalıyoruz, Aşağıya bizi bekleyen jeepimizi bulmak zaman alıyor. Jeep'i değil ama beraber geldiğimiz arkadaşlardan birini görüyorum, o yüzden eğer jeeple geliyorsanız en azından aracınızın plakasının fotoğrafını çekmek akıllıca olabilir, çünkü sezona göre aynı tipte onlarca hatta yüzlerce araç olabilir.

Sonuç itibariyle hayatımda çok az edinebileceğim bir tecrübeyi yaşadığım için kendimi şanslı sayıyorum ve herkese en azından hayatlarında bir kez bir volkanı yakından görmesini tavsiye ediyorum. Endonezya 150'den fazla aktif volkanıyla bu iş için seçilebilecek en güzel istikametlerden biri, yolunuzu mutlaka düşürmeye çalışın.

Posted by mesuttoker 08:58 Archived in Indonesia Tagged java indonesi Comments (0)

(Entries 11 - 15 of 50) « Page 1 2 [3] 4 5 6 7 8 9 10 »