A Travellerspoint blog

Yazd - İran Görülmesi Gereken Yerler

Yazd, İran


View Iran on mesuttoker's travel map.

Geçmişi binlerce yıl eskiye giden, Zerdüştlüğün merkezi Yazd şehri, bir kaç günü dolu dolu geçirebileceğiniz, küçük ama güzel bir şehir. Benim gezimi güzelleştiren, sizlerin de mutlaka görmeniz gerektiğini düşündüğüm yerleri yazımızda detaylı olarak yazdım.

20190413_154950.jpg

Amir Chakhmaq Kompleksi

Burası şehrin tam merkezinde yer alan, cami, havuz, kervansaray hamam ve su kuyusu ile çeşitli restoran ve hediyelik eşyaların satıldığı bir meydan. Kompleks denmesinin sebebi de bu. Her ne kadar minareleri görseniz de burada kullanımda bir cami bulunmuyor. Gündüzden ziyade gece fotoğraf çekmek için harika bir nokta. Minarelerin etrafındaki duvarlar tamamıyla turuncu renkli ışıklarla aydınlatılıyor, önündeki havuzdan yansıyan görüntü ile de harika kareler sunuyor. Hatta İran gezimi tümüyle kıyaslarsam bile en güzel gece fotoğraflarımın buraya ait olduğunu söyleyebilirim.

Buranın inşası 1400'lere kadar gidiyor. Burası ismini dönemin valisi Amir Celaleddin Çakmak'tan alıyor. Türkçe yazdım çünkü anlamını sorduğumda bildiğimiz anlamda değil ama ateş yakmak için kullanılan taşlara verilen isim olduğunu öğrendim. Aslında türkçedeki çakmak kelimesi de, çakmak taşından geliyor.

Jameh Mosque - Cuma Camii

Burada biraz isim karışıklığı var. Farsçada burasının adı Yazd Cami Mescidi ya da Cuma mescidi olarak biliniyor. Önüne-arkasına bir de ingilizce tanımını ekleyince aynı anlama gelen ama birden fazla tekrar edilen kelimelerden oluşan bir isim çıkmış.

20190413_210948.jpg

Burası Amir Çakmak Kompleksine 10 dakika yürüme mesafesinde, saat kulesinin tam karşısında yer alıyor. Renkli dükkanlar, trafiğe kapalı alan ve saat kulesinin önünde bekleyen sıra sıra taksilerden doğru yerde olduğunuzu anlayacaksınız.

Cami 12. yüzyılda inşa edilmiş. Bölgedeki en eski yapılardan biri. Tarihçilere göre Sasaniler burasını ateş tapınağı olarak kullanırken, Alaaddin Garşab tarafından camiye dönüştürülmüş. Caminin işlemelerinde Azeri ve Fars etkileri görülüyor. Aynı zamanda iki adet minare İran'ın en yüksek minareleri. Her ne kadar cami olsa da turistler 9'dan sonra içeriye alınıyor ve giriş ücreti 20 bin tümen, yaklaşık 10 lira. Cami girişi güzel fotoğraflar çekmek için ideal, ancak ışık en güzel akşam üzeri vuruyor. Sabah saatleri de turistlerin olmadığı, içerisinde insan olmayan kareler için tercih edilebilecek saatler.

Fire Temple - Ateş Kadeh

Yazımızın girişinde Yazd'in Zerdüştlüğün doğduğu yer olduğundan bahsetmiştim. Ateş Kadeh'de Zerdüştler için kutsal bir mekan. İçeriye giriş ücreti 15 bin tümen, yaklaşık 8 lira. İçeriye girdiğinizde güzel ve etkileyici bir ilahi sizi karşılıyor. Duvarlarda çeşitli dini şiirler ve açıklamalarını göreceksiniz. Salonun ortasında, duvardaki camlı alanın arkasında göreceğiniz ateş tam 900 yıldır yanıyor. Bu tür tapınaklardan dünya üzerinde 150'den fazla varmış ve pek çoğu Hindistan'daymış. 10 dakikalık bir ziyaret süresi yeterli olacaktır.

Devlet Bahçesi

Burası biraz şehrin dışında kalıyor. Bana çekici gelmediği için gitmedim. İngilizce sitelerde Devled Abad Garden olarak da görebilirsiniz. Hikayesine gelince Zand Hanedanlığı zamanında 1750'lerde yaptırılmış. 40 bin metrakare bir alanı kaplıyormuş. Vaktiniz varsa ve parklara ilgi duyuyorsanız değerlendirebilirsiniz.

İskender'in Hapishanesi

Burası Yazd'ın eski mahallelerinde bulunan tarihi bir yapı. Geçmişi 15. yüzyıla gidiyor. Her ne kadar ismi İskender'in Hapishanesi olarak geçse de burası bir medrese olarak işlev görmüş. Tarihçiler de ismin nereden geldiği konusunda fikir birliği edememiş. Bazısı burasının bir Hafız şiirinden geldiğini düşünürken, bazısı İskender'in burasını ileri bir karakolda hapishane olarak inşa ettirdiğini düşünüyor.

Kharanaq Köyü

Tarihi 1000 yıl öncesine dayanan, Yazd ile Meybood arasında bulunan terk edilmiş bir köy. Bu köyü özel yapan evlerin tamamının balçıktan yapılmış ve bugün için terk edilmiş olması. Açıkçası benim için Yazd gezimde en büyük kazanç burası oldu. Terk edilmiş olmasına rağmen oldukça iyi korunmuş durumdaydı.

20190414_103159.jpg

Giriş yazı tarihi itibariyle 15 bin toman yaklaşık 6 lira idi. Köyün hemen altında Kacar imparatorluğundan bir cami ve köprü de var. Oraları da dahil ederseniz gezmeniz bir saat kadar zamanınızı alabilir. Güzel fotoğraflar çekebileceğiniz, sizi yüz yıllar öncesine götürecek bir havası var.

Chak Chak Temple

Yine günü birlik bir tur ile gelebileceğiniz, Yazd'a yaklaşık 1 saat uzaklıktaki tarihi bir yer. Burası Zerdüştler için bir nevi "kabe" olarak işlev görüyormuş. Her yıl Haziran ayının 14-18'i arası, çoğunluğu Hindastan'dan olmak üzere binlerce Zerdüşt hacı buraya geliyormuş.

Hikayesi şöyle; Sasani Kralı Yazdegerd'in kızı Nekbanu, Arap akınlarından sonra geri çekilmek zorunda kalıyor ve Ahuramazda'ya onu düşmanlarından koruması için dua ediyor. Duası kabul olunuyor ve bu bölgeye geldiklerinde dağ onlar için bir korunak oluyor.

Gerçekten de bu yerin dört bir yanı çok yüksek dağlar ile çevrili ve korunmak için oldukça iyi bir konumda. Moğolların saldırılarında da pek çok kişinin bu bölgeye geldiği söyleniyor. Chak Chak ne demek diye sorarsanız aslında su damlama sesinin Farsça'daki karşılığı oluyor. Bizdeki "Şıp Şıp" gibi. Dağlara tırmandıkça kayalıklardan başka bir şey görülmüyor ancak 2000 yıldır yanan ateşin olduğu tapınağa girdiğinizde dağlardan sızıp gelen ve her tarafta yankılanan sesleri duyuyorsunuz.

Maybud Şehri

Meybood Yazd'a oldukça yakın konumda küçük bir şehir. Yazd'den İsfahan'a gidecekseniz yolunuz buradan geçecek. Burada eski dönemlerde nasıl yaşandığına dair pek çok eser halen ayakta. Topraktan yapılmış kaleler, yazın sıcaklarında buz kullanabilmek için yapılan buz depoları, evet yanlış okumadınız, yazın sıcaklıkların 45-50 derecelere çıktığı bu topraklarda buz depoları yapılmış, kışın havuzlarda donan su, rüzgardan yararlanarak soğutulan depolarda yaz aylarına kadar saklanıp, kullanılmış. Ayrıca Meybood'da eski güvercin evlerini ve kervansarayı görebilirsiniz.

20190413_175811.jpg

İran ile ilgili diğer yazılara göz atmayı unutmayın...

Posted by mesuttoker 09:34 Archived in Iran Tagged iran yazd Comments (0)

Yazd - İran Gezi Rehberi

Yazd, İran


View Iran on mesuttoker's travel map.

Yazd şehri nerede? Tarihi ne kadar eskiye dayanıyor? Yazd'e nasıl gidilir, ulaşım nasıldır? Yazd'de hava nasıldır? Yazd'e ne zaman gidilir? Yezd'de ne kadar kalınmalı? Hepsi yazımızda, gelin Yazd’i birlikte keşfedelim.

20190413_210948.jpg

İran'ın orta kesimlerinde bulunan bu kentin geçmişi 5000 yıl öncesine kadar eskiye dayanıyor. Halen 500 binin üzerinde kişinin yaşadığı, Zerdüşt dininin temellerinin atıldığı şehrin ilk kurucularının Medler olduğu düşünülüyor. Sonradan Sasanilerin kontrolü altına giriyor.O zamanki Sasani kralı Yazgedegerd'e ithafen şehrin adı "Yazd" olarak söylenmeye başlanıyor.

Yazd Nerede? Yazd'ın Tarihi?

Şehrin etrafı yüksek sıra dağlarla çevrili. Bu yüzden fazla işgale uğramamış, hatta moğol istilası döneminde bir sığınma noktası haline gelmiş. Meşhur gezgin Marco Polo gezi notlarında buradan ipekli dokumalarıyla meşhur bir ticaret merkezi olarak bahsediyor.

Eskiden olduğu gibi halen bir tekstil merkezi olma özelliğini sürdürüyor. Toprak evleri, tarihi eski şehri, Zerdüştlüğün merkezi olması ile bilinen şehir, Unesco tarafından dünya mirası listesine dahil edilmiş.

20190413_154950.jpg

Şehir yazları 45 derecelere varan sıcaklıklarla mücadele ediyor. Yüz yıllar boyunca buralarda yaşayan uygarlıklar bu sıcaklıklarla mücadele etmek için çeşitli yöntemler uygulamışlar. Bu yüzden İran'da her yerde görülmeyen mimari örneklerin burada hayat bulduğunu görebilirsiniz.

Şehrin özellikle doğusundaki tarihi bölümünde gezerken, yüz yıllar öncesine gitmemek mümkün değil. Daracık sokaklar, labirent gibi yollar, bir birine geçmiş kerpiçten evler, çatı katlarındaki kubbeler sizi alıp başka diyarlara götürüyor.

Rüzgardan olabildiğince fazla yararlanmak için yapılan, binaların üzerinde bulunan hava akımlarını yakalamaya yarayan mimari uygulamalar, yer altı su sistemleri, yazın bile buz bulunulabilmesini sağlayan yer altı buz depoları ve çok daha fazlası, bu şehrin coğrafyasının insanları yapmaya zorladığı mimari uygulamalardan bazıları.

Yazd; Şiraz, Tahran veya İsfahan'la kıyaslandığında daha tutucu bir yer. Şehre girdiğiniz gibi kadınların giyinişinden, kullanılan renklerin tonlarından, cami ve türbelerin sayısının artmasından bunu anlayabiliyorsunuz. Küçük bir şehir beklemeyin, şehir oldukça büyük. Ancak turistik yerler şehrin merkezinde ve yürüme mesafesinde.

Yazd konum olarak ülkenin ortasında sayılır. Ülkenin en çok ziyaret edilen şehirleri İsfahan ile Şiraz arasında. Bu iki şehri ziyaret etmek isteyen gezginler, genellikle Yazd'ı da seyahat planlarına ekliyorlar. Şiraz ve İsfahan daha fazla tarih sunarken, Yazd daha fazla doğa ve kültürel zenginlikler sunuyor.

Ulaşım

Şehire sadece Tahran'dan uçuş var. Buraya gelen gezginler, genellikle İsfahan ya da Şiraz'dan kara ya da demir yoluyla geçerek buraya geliyorlar. Şiraz'dan geliyorsanız otobüs ve taksiler tek seçeneğiniz. İki şehir arasındaki mesafe 400 km'ye yakın ve eğer gündüz yolculuk ediyorsanız 6-7 saat, gece seyahat ediyorsanız biraz daha kısa sürüyor. Kalacağınız yerden tasarruf etmek için gece yolculuğu tercih edilebilir, yolculuk ücreti 3-4 USD civarında.

20190413_161349.jpg

İsfahan'dan geliyor ya da gidiyorsanız tren seçeneğiniz de var. İki şehir arası yaklaşık 250 km ve hem otobüs hem trenle 4 saat civarı sürüyor. Ben otobüs yolculuğunu tercih ettim, oldukça rahat ve konforlu olduğunu söyleyebilirim. Maalesef trenle yolculuk etmediğimden nasıl olduğu konusunda yorum yapamıyorum.

Ne zaman Gidilmeli?

Yazd için en iyi dönem Nisan-Mayıs ayları ile, Ekim-Kasım arası. Yaz ayları sıcaklıkların dayanılmaz noktalara ulaştığı ve turistlerin pek tercih etmediği aylar. Zaman zaman sıcaklıklar 45 derecelerin üzerini görebiliyor. İran'da en az yağış alan ve sıcaklık ortalaması en yüksek olan bölge.

Kaç Gün Kalınmalı?

Yazd İran'ın 15. büyük şehri ve şehir içerisinde görülecek yerleri kısıtlı. Tarihi şehir ve önemli yerlerine bir gün ayrılması yeterli olacaktır. Ancak bir kaç saat mesafede görülmesi gereken yerleri mevcut. Bunlar için de ilave bir gün daha eklenebilir. Toplamda 2 gün Yazd gezisi için yeterli olacaktır.

Posted by mesuttoker 09:29 Archived in Iran Tagged iran yazd Comments (0)

Şiraz - İran Görülmesi Gereken Yerler

Şiraz,İran


View Iran on mesuttoker's travel map.

Şiraz'ı Türkiye'de bir yerle kıyaslamam gerekirse burası İzmir olabilirdi. Denizi yok belki ama sıcak iklimi ve kuzey şehirlerine göre genellikle açık görüşlü insanları ile, pek çok fikri açıkça dile getirebileceğiniz, ülkedeki yasaklarla mücadele etmek için canla başla uğraşan gençleri tanıyabileceğiniz bir şehir.

20190410_164902.jpg

İnanılmaz insanları tanımaya çalışın, selam vermekten kaçınmayın. Belki de aşağıda bahsedeceğimiz "Şiraz'da mutlaka görülmesi gereken yerleri" yerel bir arkadaşla gezme fırsatı bile bulacaksınız.

Vekil Pazar- Vakil Bazaar

Aslında ismi içeriğini ifade ediyor sanırım. Burası Şiraz'ın çarşısı. Tarihi 11. yüzyıla dayanıyor. Tebriz'de en büyüğünü gördükten sonra burası size küçük gelebilir. Ancak yine de 10-15 dakikanızı ayırmaya değer. Şehrin merkezinde, Nasır El Mülk Camii'nin hemen yanında bulunan çarşıda, halı ve kilimler, çeşitli tekstil ürünleri, baharatlar ve tarihi, eski eşyalar satan dükkanlar bulmak mümkün.

20190412_183331.jpg

Ana girişin hemen sol ortalarında Kervansaray denen bölüm bir şeyler içip, alanın ortasında bulunan küçük havuz ve çevresindeki çiçekleri, gelen geçeni izleyerek biraz dinlenmek için uygun bir yer. Bu alanın çevresinde sanırım kooperatiflere ait, el yapımı ürünlerin yapıldığı ve aynı zamanda sergilenerek satıldığı alanlar mevcut. Çok kaliteli işçilik örnekleri gördüm, en pahalıları da 20 dolar civarındaydı. Hediye almak isterseniz güzel bir seçim olabilir.

Vekil Camii-Vakil Mosque

Çarşının bulunduğu ana girişin hemen sağ tarafında girişi göreceksiniz. Giriş yazı tarihi itibariyle 20 bin tümen yaklaşık 10 lira idi. Cami çok eski değil, 1750'lerde Zand imparatorluğu zamanında inşa edilmiş.

İçeriye girdiğinizde sizi geniş bir avlu ve bu avlunun ortasında dik dörgen şeklinde bir havuz sizi karşılıyor. Bulunduğum dönemde çeşitli restorasyonlar olduğu için bahçede inşaat araçları ve işçiler görülebiliyordu. Caminin kendisi güzel fotoğraflar çekilebilecek durumda. İçeriye ayakkabılarınızla girebiliyorsunuz, namaz vakitlerinde mimberin önüne halı serilip kılınıyormuş. 15-20 dakikanın yeterli olabileceği bir yer.

Vekil Hamamı

Vekil Çarşısı'nın bulunduğu meydanda kafelerin hemen karşısında yer alıyor. Ancak içeriye girmek isterseniz biletler biraz uzak bir yerde satılıyor. 3-4 dakikalık bir yürüyüşle "Karim Han Kalesi ya da Citadel" denen yapının önünde bilet gişesinde bilet bulabilirsiniz. Önce kaleyi dolaşmaya başlayarak sonra ilgileniyorsanız buraya gelebilirsiniz. Açıkçası bana çekici gelmediğinden içeriyi görmedim.

Nasırülmülk Camisi - Pink Mosque

Şiraz'ın en çok bilinen fotoğraflarına ev sahipliği yapan cami. Aynı zamanda sabah gün ışıklarının camlarından girmesi sonrası içeriye süzen tonların ağırlığı dolayısıyla "Pink Mosque - Pembe Cami" olarak da biliniyor. Google'da ya da instagram'da Şiraz diye arama yaparsanız muhtemelen fotoğrafların büyük kısmı bu camiye ait olacak.

20190410_100730.jpg

Giriş ücreti pek çok turistik yerde olduğu gibi 20 Bin tümen, yaklaşık 10 lira. Burası Şiraz'da mutlaka sabah görülmesi gereken yerlerden. Sabah 8 gibi açılıyor, caminin meşhur kırmızı-pembe tonlara sahip camlarının olduğu kısım sabah gün ışığını ilk alan kısım. Mümkünse biraz daha önceden gelip beklemek en iyisi. Cami açıldıktan çok kısa süre sonra ortam kalabalıklaşmaya başlıyor. Turist ya da öğrenci kafilelerinin gelmeye başlaması ile istediğiniz gibi fotoğraf çekmeyi başaramayabilirsiniz. Güneşin yükselmesi ile birlikte, ışık daha kuvvetli bir hal alıyor ve güzel fotoğraf çekmek imkansızlaşabiliyor.

Persepolis Antik Şehri

Burası Pers İmparatorluğunun o zamanki başkenti. Perslerin efsane kralı 1.Darius tarafından M.Ö. 6. yüzyılda kurulmuş. Günümüz için bile oldukça büyük bir alana kurulan şehir, Darius'un şanına yaraşır ihtişamda. Kendisinden sonra gelen krallar burayı daha da büyütmeye çalışmışlar.

Ne var ne yok çok detaya girmeyeceğim, Şiraz'a kadar geldiyseniz, buraya mutlaka gelmelisiniz. Belki Efes'i gördükten sonra size küçük gelebilir, ancak dönemi ve İran öncesi fars toplumunu ve değerlerini anlamak adına çok güzel bir yer.

20190411_125637.jpg

Persepolis Şiraz şehir merkezinden yaklaşık 70 km uzaklıkta, kuzey yönünde. Oteller ve tur şirketleri kişi başı 20 Euro fiyat biçiyor, ancak tek alternatifiniz bunlar değil. Yabancı olduğunuzu gören pek çok taksici veya tur şirketi sahibi, uygun bir ücret karşılığında rehberiniz ve şoförünüz olmayı teklif edecektir.

Ben yaklaşık 10 Euro bir ücret vererek, araba kiralamayı tercih ettim. Giriş ücretleri ve rehberlik dahildi. Yaklaşık yarım günümü aldı. Özellike bir den fazla kişiyseniz çok daha ekonomik olarak bu antik şehri görmeniz mümkün.

Qalat Köyü - Ghalat Village

Burası Şiraz'a yaklaşık 20 km uzaklıkta geçmişi 2500 yıl öncesine kadar giden bir köy. Şehir merkezinden ulaşım biraz zor olabilir. Araba kiralamanız ya da bir kaç kez "Snapp" kullanmanız gerekebilir.

Yaklaşık 2000 kişinin yaşadığı köyde eğer eski kısma ve şelalenin bulunduğu bölgeye girmek isterseniz şimdi hatırlamadığım ama çok küçük bir tutar ödüyorsunuz. Genel olarak nehir kenarında bulunan yürüyüş yolları ile, bu yürüyüş yollarının etrafına yapılmış restoranlardan oluşuyor. Yörenin insanlarını da kendi malzemeleriyle piknik yaparken görmek mümkün. 30 dakikalık yavaş bir yürüyüş ile şelaleye ulaşmak mümkün. Genellikle toprak ve ıslak patikalar kullanıldığından her türlü ayakkabıya uygun bir yer olmayabilir. Ancak biraz doğa ile baş başa kalmak, trekking yapmak istiyorsanız güzel bir yer.

Şah Çerağ - Shah Cheragh

Burası Şiiler için çok önemli olan 8. İmamları Ali er-Rıza'nın kardeşleri Seyyid Emir Ahmed ve Mir Muhammed'in mezarlarının bulunduğu cami. İsmin anlamı Emir Ahmed'in lakabı olup, "Işıklar Şahı" anlamına gelmektedir.

Şiraz merkezine yakın bir konumda bulunmaktadır. Giriş bayan ve erkekler ayrı noktalardan aranarak giriş yapmak ve kadınlar tesettürlü olsalarda "çadur" denen daha kapalı bir çarşaf giymek zorundalar. İçeri de beraber dolaşıp, farklı bölümlerde ibadet yapabilmekteler.

20190412_191242.jpg

Burası aslında camiden çok daha büyük bir yapı ve komplex diye nitelendirmek yanlış olmaz. Hanefi inancında pek görülmeyen cami içi türbe burada normal karşılanmakta. Özellikle türbelerin olduğu bölümler, küçük cam parçaları ile süslenmiş, oldukça ışıltılı bir ibadet ortamı sunuyor. Türbelerde demir parmaklıklara yüz sürüp ağlayanlar, aradan kağıt para atanlar, parmaklıkları öpenler görmek mümkün.

Yine cami içerisinde ilgimi çeken, kötü enerjiyi aldığı düşünülen taşların yer yer karşımıza çıkması. İbadet edecekler, bu taşları alıp, kuran okurken yanlarına, namaz kılarken önlerine bu taşları koyuyorlar. Sanırım islamiyetten çok daha öncesine dayanan bir inanışın ya da geleneğin devamı olarak bakılabilir.

Camide namaz kılanların önlerinden geçmek, aileyle birlikte, çoluk çocuk oturup bir şeyler yemek, konuşmak normal karşılanıyor. Namaz esnasında kadınlar ve erkekler ayrılıp, farklı saflarda namaz kılıyorlar.

Shapouri ve Eram Bahçeleri

Şiraz'da bahçelere ve çiçek süslemelerine verilen önemden bahsetmiştik. Bu iki bahçe de onlardan biri. Shapouri Bahçesi merkezden yaklaşık 15 dakika uzaklıkta. Mahalle aralarından ilerliyorsunuz. Giriş 5 bin tümen, yaklaşık 3 lira. Burası biraz beklentilerimin altında kaldı. Girişten itibaren büyük bir havuz ve çevresindeki çiçek süslemelerinin dışında arazinin ortasında 2 katlı büyük bir yapı bulunuyor ve burası restoran olarak işletiliyor.

Buraya bahçeyi dolaşmak için değil de yemek yemek için gelmek ve gelmişken görmek daha mantıklı geldi. Eram Bahçeleri'ne girmedim, ancak görülmesi gereken yerler içerisinde sayılıyor.

Hafız'ın Mezarı

Ünlü Şirazlı Şair Hafız'ın mezarı görülmesi gereken yerler içerisinde sayılıyor. Bu tarz yerler ilgi alanıma girmediği için ben ziyaret etmedim. ancak Hafız'ı seviyor ve hayatını merak ediyorsanız ziyaret etmelisiniz.

Posted by mesuttoker 09:28 Archived in Iran Tagged iran şiraz Comments (0)

Tebriz, İran - Görülmesi Gereken Yerler

Tebriz, İran


View Iran on mesuttoker's travel map.

Tebriz tarihi İpek Yolu üzerinde, yüz yıllar boyunca çeşitli uygarlıkların mücadelesine sahne olmuş bir kent. Safeviler, Sasaniler, Gürcü Krallığı, Osmanlılar, Ruslar sürekli bu bölge için mücadele vermiş. Şehrin tarihi eserlerle dolu olduğunu, her köşe başında bir anıtla karşılaşacağınızı tahmin edebilirsiniz, en azından ben öyle düşünmüştüm. Ancak maalesef bugün şehrin eski halinden, Marco Polo'nun bahsettiği şekilde etrafı yeşil bahçelerle çevrili, debdebeli günlerinden eser yok. Bunda en büyük pay depremlere biçiliyor. Burası deprem kuşağı üzerinden ve geçmişinde neredeyse tüm şehrin yerle bir olduğu zamanlar olmuş.

20190408_235854.jpg

Diğer bir neden ihmalkarlık. Bizim ülkemizden de yakinen tahmin edeceğiniz gibi, şehir sakinlerinin halen şikayetçi olduğu bir biçimde tarihi eserlere gereken önemin verilmediği bir gerçek. Gezerken de bunu görebiliyorsunuz.

Şehir Türk azınlınlık nufüsünun yoğun olması dolayısıyla hep üvey evlat muamelesi görmüş. Zaman zaman okullarda türkçe yasaklanmış, sadece farsça yayın yapan kanallara, radyolara izin verilmiş. Devlet destekli yatırımlarda da aslan payları hep daha doğudaki illere aktarılmış. Şehirde bugün de en çok şikayet edilen konuların başında bu geliyor. Arada yaşı ileri olan kişilerden Şah döneminden özlemle bahsettiklerini işitebiliyorsunuz.

Şehir merkezinin resmi nüfusu 1.7 milyon olsa da bu rakamın çok üzerinde kişinin yaşadığı tahmin ediliyor. Ucuz iş gücü dolayısıyla ülkenin ağır sanayisi buraya doğru kaydırılmış. Ülkenin en büyük traktör fabrikası, çeşitli petro-kimya tesisleri bu bölgede.

Şehrin merkezinde kısa bir yürüyüş yaptığınızda yerel halkın ekonomik durumunun iyi olmadı hemen anlaşılıyor. Ancak buna tezat oluşturur biçimde, şehir merkezindeki en önemli ve kirası yüksek noktalar telefon vb. elektronik ürün satan mağazalara ayrılmış. Ülkemizde de alışık olduğumuz biçimde elektronik ürünlere her zaman para bulunuyor.

Bakkallar, marketler, gıda ürünü satan dükkanlar çok az sayıda ve ürün çeşidi yok denecek kadar sınırlı. Ürünlerin çoğu Türkiye menşeli. Dükkanların dışında bir yol üzeri ya da park kenarına sergi açıp satış yapan, genellikle 2.el ürünlerin satıldığı da oluyor. Eski balkan ülkelerinde, ya da Moldova, Ukrayna gibi ülkelerde görebileceğiniz, ya da bizim 90'lardaki halimizi anımsatan manzaralar hakim.

Şehir Merkezinde Görülmesi Gereken Yerler;

Tebriz Kapalı Çarşısı

Şehirdeyken görülmesi gereken en önemli nokta. Unesco Dünya Mirası listesindeki bu yapı, en eski ünvanını İstanbul'daki isimdaşına kaptırsa da en büyük ünvanını elinde tutuyor. İpek Yolu üzerinde bulunması dolayısıyla yüzyıllar boyu önemini korumuş, zirve dönemini 1500'lü yıllarda görmüş. Halen sadece bölgenin değil, bölge ülkelerince de önemini korumaktadır. Ana girişi "Amir Çarşısı" adını alıp, mücevher ve altın odaklıdır. "Muzafferiye" denen halı kısmı ikinci en önemli bölümdür. Dünyaca meşhur el yapımı Tebriz Halıları buradan dünyaya yayılmaktadır. Halı vb. ev eşyalarına düşkün olmayan benim gibi biri bile sıradan halılardan farkını anladıysa, ilgililerinin tamamen memnun olarak ayrılacakları bir çarşı olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

20190408_234114.jpg

Bunların dışında, ayakkabıcılar, giyim eşyaları ve diğer tekstil ürünlerinin satıldığı mağazalar bulunmaktadır. Türkiye'de de bulunmuş rehber arkadaşımın anlattığına göre, İstanbul'daki Kapalı Çarşının daha çok turizme yönelik olduğunu, çok pahalı bulduğunu, yerel halk için pek cazip olmadığını düşündüğünü, Tebriz'de ise gelir gücü düşük kişilerin öncelikli tercihinin burası olduğunu ve bayram seyran öncesi adım atacak yer bulunmadığını anlattı.

Çarşı tavanı oldukça yüksek, içerisi ferah ve gün ışığı da alacak şekilde planlanmış. Kendinden mi yoksa harici sistemle mi yapılıyor bilmiyorum ama hava sirkülasyonu da oldukça güzel, kötü koku beklentimin aksine, çok güzel kokuları burnuma çekme şansına eriştim.

Çarşı geneline hakim bir ana cadde olmak üzere, sağlı sollu ayrılan daha küçük bölümlerden oluşuyor. Bu küçük bölümlerin sonunda da kervansaraylar mevcut. Bugün bu amaç dışında kullanılsa da insanı eski günlere götürüyor. Mal-mülk yüklü atlarınızla gelip, sizi handa karşılayan bakıcıya atınızın yularını verip, içeride sıcak bir çay ya da çorba içmek için hızlıca ilerlediğinizi hayal edip, yüz yıllar öncesine kolayca dönebilirsiniz.
Haftanın her günü fotoğraf çekmek için uygun şartları sağlasa da, tatil olan perşembe ve cuma günü geldiğinizde, insanın daha az yada hiç olmadığı, mimari ile ilgili güzel kareler çekebilirsiniz. Ancak normal günlerde de insan temasının ön planda olduğu harika kareler yakalayacağınıza eminim.

Biz arkadaşımla Kapalı Çarşı'ya ilerlerken bizi ileri yaşlarda bir amca çevirdi ve dükkanında bir çay ikram etmek istediğinden bahsetti. Yanımdaki şehrin yerlisi bir arkadaşın bulunmasından cesaret alarak da teklifi kabul ettim. İyi ki de etmişim, çünkü seyahatlerimin en güzel anılarından birini bu dükkanda edindim. Ali Amca ömrü boyu dikiş makinelarının tamiri ile uğraşmış, ancak zaman zaman sıkılmış olacak ki, yoldan gelip geçen turistleri dükkanına davet edip, çay ikram ederken, defterlerine bir kaç cümle yazmalarını istermiş. Yıllar boyunca 10 kadar defter ve iki bini aşkın kişiyle tanışmış. Şimdi işi ilerletmiş, bir de instagram hesabından paylaşıyor. Kısa bir videosunu buraya koyuyorum.

El Goli Park - Şah Parkı

Ne zaman yapıldığı tam bilinmiyor, ancak ilk kullanım amacı tarımsal sulama içinmiş. Halk arasında Şah'ın Gölü anlamında "Shah Goli" diye biliniyor. Ancak rejim değişikliğinden sonra mollalar halkın gölü anlamına gelen "El Goli" olarak isminin değiştirilmesine karar vermişler. Şehirdeki en büyük yeşil alanlardan biri. Kare şeklinde, içinde süs balıkları olan bir göl, kenarına doğru orta kesimde eskiden yazlık saray olarak kullanılan bugün ise restoran-kafe olarak işletilen büyük bir konak var. Gölün etrafı yürüyüş yolu, sabahları koşanlara rastlanıyor. Girişte sağ köşede bir tepe bulunuyor, buraya merdivenleri takip ederek çıkabilir ve yukarıdan göl ve şehir manzarasını görebilirsiniz.

20190408_234537.jpg

Buraya ulaşmak için en ucuz yol Saat Meydanındaki yeni açılan metroyu kullanarak son durağa kadar gelmek. Çıkışta yüksek bir hotel göreceksiniz, o oteli sağınıza alıp aşağı doğru devam ederseniz, parkın girişini göreceksiniz.

Saat Meydanı

Saat meydanı şehrin merkezi. Ana yollar bir şekilde buraya çıkıyor. Açıkçası o kadar küçük ki, ilk geldiğimde harita yanlış mı gösteriyor diye bir daha kontrol ettim. Açıkçası saati meydanın ortasında bekliyordum, ancak köşedeki belediye binasının arkasında olduğundan geçerken görmemişim. Saat kulesi ve ufak müzelerin olduğu bölüme ara sokaktan giriliyor. Bu sokak ayrıca meşhur İranlı şair Şehriyar'ın evine de ev sahipliği yapıyor. Buraya kadar gelmişken görmek isteyebilirsiniz.

Saat kulesi bugün belediye binası olarak kullanılan yapının diğer tarafında kalıyor. Çevresinde küçük bir havuz ve banklar var. Maalesef kuleye çıkmak yasak. Ancak etrafındaki küçük müzeler ziyarete açık.

Gök Mescid

Karakoyunlu Hükümdarı Cihan Şah tarafından 870'lerde yaptırılan bu yapı, pek çok deprem görmüş, neredeyse tamamen yerle bir olmuş ancak yine de tekrar ayağa kaldırılarak, ziyaretçilerin beğenisine sunulmuş.

Yazı itibariyle giriş ücreti 15 Bin tümen yani yaklaşık 5 lira. Mescid günümüzde de ibadete açık, o yüzden ziyaret saatinizi ona göre seçmenizde yarar var. Cami girişinde, yer yer dökülmüş mavi çiniler sizi karşılıyor. Girişten sonra ayakkabıları çıkarmanız gerekecek. Genellikle içerisi boş ve güneş de uygunsa fotoğraf çekmeye çok uygun, 10-15 dakikalık bir ziyaret yetecektir.

20190408_112313.jpg

Azerbaycan Müzesi ile arasında küçük bir park bulunmakta. Gündüz saatlerde genellikle yaşlı insanların buluşma noktası gibi işlev görüyor. Eğer karnınız açsa, park içerisinde yiyecek bir şeyler ve aromalı türk çayını içebilirsiniz. Tebriz yabancı gezginler için pek popüler olmasa da bu parkda sizin gibi gezenleri bulmanız çok muhtemel. Müze ya da Gök Mescid'ten çıktıktan sonra burada dinlenmeyi tercih edebiliyorlar.

Azerbaycan Müzesi

Güney Azerbaycan diye anılan bir bölgede Azerbaycan Müzesi'ne rastlamak şaşırtıcı olmasa gerek. Ancak içerisini ziyaret ettiğinizde, aslında Azerbaycan'dan ziyade, bölgede hüküm sürmüş medeniyetlerle ilgili olduğunu göreceksiniz.

20190408_235354.jpg

Yazı itibariyle giriş ücreti 20 Bin tümen, yani yaklaşık olarak 7 lira idi. Girişinden küçük bir müze izlenimi edinmek mümkün olsa da, üst katı ile müze sevenlerin beğenisini kazanacaktır.

Alişah Arkı - Kemer

i

İmam Humenin Musallası-Camii'nin hemen yanında, özellikle gidilmesini önermesem de geçerken görmek yeterli olur. Aslında burası bir kale kalıntısı, 1200'lü yıllarda yapıldığı sanılıyor. Depremlerden mi, bakımsızlıktan mıdır bilinmez, bugün sadece bir duvar görünümündedir.

Eynali Dağı

Burası Tebriz'in sırtını dayadığı dağlar. Şehrin oldukça dışında olup, "kırmızı topraklar" denen mahallenin hemen üzerinde yer alıyor. Sanırım türkçe karşılığı Aynalı Parkı oluyor, çok da emin olamadım. Yeni yapılan teleferik sistemiyle birlikte çok daha kolay ulaşılır olmuş. Hafta sonları ki bu İran için perşembe ve Cuma günleri oluyor, yerli halkın dinlenmek ve yürüyüş yapmak için geldiği bir yer oluyor.

Teleferik yazı itibariyle 75 bin tümen olup, yaklaşık 2,5 lira ediyordu. Pek çok kişi teleferik ile seyahat etmeyi tercih etmeyip, ağaçsız, çıplak tepelere doğru, pek çok patika ve yoldan birini seçerek zirveye doğru yürümeyi tercih ediyor. Yukarıda bir kaç kafe ve restoran bulmak mümkün. Ancak havaların soğuduğu aylarda kapanabiliyormuş. Onun dışında yaz aylarında oldukça tercih edilen bir lokasyon.

Golastan Garden

Burası özellikle gidilecek bir yer olmayıp, merkeze yakın bir noktada bulunuyorsanız geçerken görülebilecek bir yer. Havuzların bulunduğu giriş kısmı, sergi açıp bir şeyler satan satıcılarla dolmuş. Ancak burada yok yok, kumandadan, at nalına kadar her şeyi bulmak mümkün. Burada bulunanların kıyafetlerinden alıcıların da satıcıların da şehrin fakir kesiminden olduğunu anlamak oldukça kolay oluyor.

Giriş kısmından içerilere doğru yürüdükçe, yeşillikler, ağaçlar ve banklar bulunuyor. Parkın sonunda üzerinde çeşitli farsça şiirlerin ve bu eserin önünde çeşitli İranlı sanatçıların heykellerinin bulunduğu bir bölüm var. Anıt oldukça modern görünümlü ve parkın önemli bir bölümünü kaplıyor.

Tebriz'e ne kadar zaman ayrılmalı?

Tebriz'in merkezinde görülmesi gereken yerler, bir güne sığdırılabilecek düzeyde. Eğer zamanınız kısıtlı değilse, şehir dışındaki bir kaç nokta daha eklenip üç günde tüm önemli yerler görülebilir. Ancak şehir dışında bulunan bazı yerler yılın her zamanı görülmeye uygun değil. Örneğin Babak Kalesi, Tebriz'e 180 km uzaklıkta ve kış aylarında sel baskınları kar vb. yüzünden her zaman ulaşılamıyor. O yüzden 2 gün şehrin merkezi yerlerini görmek için ideal olabilir. Çok kısıtlı bir zamanınız varsa da sadece şehir içindeki yerler, açılış-kapanış saatleri olduğundan Azerbaycan Müzesi ve Gök Mescid sabahtan olmak üzere, aynı gün içerisine sığdırılabilir.

Tebriz Havaalanı

İki günümü Tebriz'de geçirdikten sonra, zaman kaybetmemek adına Şiraz'a direk uçmayı tercih ettim. Expedia, momondo gibi sitelerde İran uçak biletlerine rastlayamayacaksınız. O yüzden sonu .ir ile biten siteleri ya da hava yolu şirketlerinin kendi sitelerini kontrol edebilirsiniz. En çok bilinenleri Ata Airlines, İran Air, Aseman, Qish Air. Bilet fiyatları oldukça uygun, bayram dönemleri hariç fiyatlar da çok değişmiyor.

Hava alanı, şehrin yaklaşık 10 km kadar dışında. Şehir merkezinden taksi yaklaşık 15-20 bin tümen tutuyor, 6-7 lira. Hava alanı çok küçük. Bir kaç şekerleme dükkanı, bir restorant ve bolca oturma yeri var. Uçuşa 1 saat kala check-in bankosu açılıyor. Uçuşa 30 dakika kalana kadar da kapılara alınıyorsunuz. Genellikle uçağa kadar yürüyerek gidiyorsunuz.

Maalesef yaptırımlar yüzünden uçaklar oldukça eski ve büyüklü-küçüklü pek çok kaza meydana geliyor İran'da. Seyahat tercihinizi yaparken bunu da dikkate almanızı öneriyorum.

Ben Şiraz'a uçuşumda Aseman Havayollarına ait bir Fokkor100 uçağı ile uçuyorum. Oldukça sarsıntısız ve sorunsuz bir uçuş oluyor. Hostelime geçip bir sonraki gün için dinlenmeye geçiyorum.

Posted by mesuttoker 09:23 Archived in Iran Tagged iran tebriz Comments (0)

İran İlk Durak; Van'dan Tebriz

Tebriz, İran


View Iran on mesuttoker's travel map.

İran gezimi planlarken başlangıç noktası olarak bir kaç seçeneğim vardı. İlk şık; bir iç hat uçuşu ile Van'a ulaşmak oradan Kapıköy Sınır Kapısı üzerinden Tebriz'e ulaşmak, ya da doğrudan Tebriz'e uçmak. Diğer bir seçenek Tebriz'i atlayarak bir çok firmanın uçtuğu Tahran'a direk uçmak. Son seçeneğim ise, gezi rotamın en uzak noktası olan Şiraz'a uçup, Yazd-İsfahan-Tahran rotasını takip ederek geri dönmek.

20190407_122354.jpg

Maalesef Tebriz ve Şiraz sadece THY'nin uçtuğu ve genellikle ters saatlerde pahalı bilet satılan rotalardı. Biraz yolu uzatmak pahasına Van'a uçarak oradan Tebriz'e geçmeye karar verdim.

Van'dan İran'a Kara Yoluyla Nasıl Geçilir?

İran'a kara yoluyla nasıl geçilir? Van'dan Tebriz'e nasıl geçilir? İran'a trenle ulaşım var mı? İran sınırında pasaport kontrolü, Van'dan Tebriz'e otobüs ücreti ne kadar ve daha fazla merak ettiğiniz pek çok sorunuza yazımızda cevap bulabilirsiniz.

Öncelikle şehrin biraz dışında bulunan Van Otogarı'na ulaşmanız gerekiyor. Maalesef yazı tarihi itibariyle hava alanından şehre toplu ulaşım yoktu. Taksiyle ulaşım yaklaşık 10-15 dakika sürüyor, ücret yaklaşık 30 lira. Vaktim var, biraz tasarruf yapalım derseniz, hava alanının girişinden yaklaşık 800 metre ileride ana yola çıkarak, şehir içi toplu taşıma araçlarıyla da otogara ulaşabilirsiniz. Van'ın çoğu zaman soğuk ve yağışlı havasını dikkate almakta yarar var.

Otogarda yazıhanelerde Tebriz ile ilgili bir tabela bulamayacaksınız. Nereye gideceğinizi soran, her halinden oradaki firmalar için çalıştığı belli tipteki kişilere durumunuzu iletirseniz, bir kaç telefon görüşmesi ile kısa sürede size bir araç ayarlıyorlar. Hareket saatleri düzenli değil, Nevruz gibi yoğun dönemlerde denk gelirseniz büyük otobüslerle gidebileceğiniz gibi, sakin bir dönemde küçük bir takside biraz sıkışık bir vaziyette Tebriz'e ulaşabilirsiniz. Benim bulunduğum dönemde 5-6 saatlik yolculuk için istenen tutar 70 lira idi.

20190408_233748.jpg

Harita üzerinde baktığınızda Van-Tebriz arasının 300 km bir mesafe olduğunu göreceksiniz. 3-3,5 süreceğini düşündüğünüz bu mesafe, sınır kapısı geçişi, kötü yollar ve yolda verilen molalarla birlikte 5-6 saati bulabiliyor.

Minibüs bulamadınız, zaman kaybetmek de istemiyorsunuz, bir taksi ile anlaşarak sizi Kapıköy Sınır Kapısına bırakmasını isteyebilir, ya da Saray minibüsleri ile sınıra en yakın noktaya gidebilirsiniz. Sınırı geçtikten sonra da gümrükte bekleyen özel taksilerle en yakın yerleşim yeri olan "Hoy" şehrine geçip oradan Tebriz'e otobüs bulabilirsiniz.

Kapıköy Sınır Kapısı daha çok yeni, bir kaç ay önce açıldı. Bizim tarafı geçmek kolay, gümrük kontrolü bile yapılmıyor, pasaport kontrolünde 3 banko var ve geçmek 5-10 dakika sürüyor. Sınırı geçip, koridorla ayrılmış bölümden bir kaç yüz metre yürüdükten sonra çıkıp, İran kontrol noktasına geliyorsunuz. Bizim kapı saray yavrusu gibi dururken İran tarafı barakaya benziyor. Burasını geçmek beklenenden uzun sürüyor.

Öncelikle görevli askerler İran vatandaşlarına öncelik veriyor. Ben beklerken İranlılar geçtikten sonra, Türk pasaportu taşıyan, ama konuşmalarından Iraklı ya da İran'ın Kürdistan bölgesinden olduğunu tahmin ettiğim 15-20 kişilik grup kaldı. Kısa süreli işler ya da mal alışverişi için her gün geçen kişiler oldukları her hallerinden belliydi. Oralı olmadığım her halimden belli olmasına rağmen beklemeye devam ettim. Bir ara yüksek rütbeli bir komutan, sıradakileri itip kakarak, sıraya sokmaya başladı. Bu noktada sesimi yükseltmenin zamanı geldiğini anladım. Direk komutana giderek, taksiyle ülkelerini gezmeye geldiğimi, benim yüzümden sınırı geçen taksideki kişilerin beni beklemek zorunda olduklarını biraz da sert bir tonla anlattım. "İstanbullu musun" diye sorduktan sonra evet yanıtını alınca, hareketleri değişti. Bu konuda keşke daha önce bir şeyler söyleseymişim diye düşünmeden edemedim. Beni sıradan çıkardığı gibi askerlerden birini yanıma çağırarak en öne geçmemi sağladı. Kısa bir kaç sorudan sonra valizimi kontrol ederek ülkeye girmeme izin verdiler. Özellikle benzer durumu sizin de yaşamanız muhtemelen diye düşünüyorum ve her gün gelip geçen tiplerden biri olmadığınızı belli etmenizi öneriyorum.

20190408_234537.jpg

Sınıra varmamız 1.5 saat alıyor. Sınırdan geçiş ise yaklaşık 30 dakika sürüyor. Van'dan sınıra kadar yol geniş, konforlu, sınırdan sonra coğrafya çok fazla değişmemekle birlikte, yollar kötüleşmeye ve daha fazla kıvrılmaya başlıyor. Hoy şehrine kadar, kahverengi rengiyle yüksek dağlardan koparıp içerisine kattığı toprakları taşıdığı belli olan, oldukça hızlı akan nehir takip ediyor bizi. Yer yer toprak göçükleri olmuş, tarlaları yer yer sular basmış. Yüksek dağların üzeri halen karlı, bazı yüksek noktalarda trenlerin geçmesi için açılmış tüneller ya da yakaları birbirine bağlayan demir köprüler görülebiliyor. Saatlerce değişmeyen görüntü, hızlıca akan nehir, ağaçsız çıplak tepeler ve kahverengi rengin hakimiyeti.

Sınırdan sonra geçtiğimiz ufak tefek köyleri saymaz isek, ciddi anlamda insanların yaşadığının söylenebileceği ilk şehir; "Hoy" oluyor. Genellikle tuğla ya da kerpiçten evlerin üzerleri badanalanmış ve kocaman arap harfleriyle reklam panosu gibi kullanılmış. Ne yazdığını okuyamasam da, rakamların telefon numaraları olduğunu, harflerin sıhhi tesisatçı, oto boyama, kaporto kelimelerinin farsça karşılıkları olduğu konusunda neredeyse adım kadar eminim.

20190408_235854.jpg

Yollarda arabaların çoğunun tek tip, eski model araçlar olduğu göze çarpıyor. Peugeot ağırlıkta, Fransızların burada bu kadar kabul görmüş olabileceğini bilmiyordum açıkçası. Özellikle otobüs ve kamyonlar oldukça eski, halen bakımlarını sürdürüp, yolda tutulmaya çalışıldığı çok açık.
Yollarda nadiren latin alfabesiyle tabelalar görüyoruz. Hemen hemen her ticari işletmede türkçe bir kelime, ya da resimler göze çarpıyor. Resmi tabelalarda da farsça ve ingilizcenin dışında türkçe de kullanılıyor. Yemek için durduğumuz restoranda ilk türkçe sohbet denememi yapıyorum, beni çoğu kez anlıyorlar, ancak ben onları anlamakta zorlanıyorum. İlk öğrendiğim kelime çorbanın yerime "sup" kelimesinin kullanıldığı oluyor. Bir de teşekkür yerine "merci" kullanmaları garibime gidiyor, kibarlıktan sadece bana mı söylüyorlar, yoksa herkese karşı mı böyleler çözemiyorum.

Maalesef İran'da ensflasyon almış başını gitmiş. Yanımda getirdiğim paranın İstanbul'dan da daha değerli olduğunu anlıyorum. Yemek yediğimiz lokantada çorba, pilav ve urfa kebaptan oluşan menü 18 bin tümen, yani sadece 9 lira tutuyor. Ülkemize gelen batılıların ülkemizdeki fiyatlarla karşılaştıklarında neler hissettiklerini daha iyi anlıyorum.

Van'dan ayrılmamızdan 6 saat sonra Tebriz'e giriyoruz. Burası tarihteki şaşaalı günlerinden uzak olsa da, halen İran'ın en büyük şehirlerinden biri. Zamanında Sasanilerin, Gürcü Krallığının, İlhanlıların, Kara ve Ak Koyunluların, Safevilerin, Osmanlıların, Rusların göz koyduğu, belirli dönemlerde de elinde tuttuğu önemli bir geçiş noktası olmuş.
Marco Polo 1275 yılında İpek Yolu boyunca süren seyahatinde, bu şehri, etrafı geniş bahçelerle çevrili, Venedikli tüccarların uzak diyarlardan gelen malları almak için geldikleri, harika bir şehir olarak notlarına kaydetmiş.

20190408_233952.jpg

İran gezimizin ilk durağı Tebriz maceram şimdi başlıyor. Tebriz yazımızda görüşmek üzere.

Posted by mesuttoker 09:19 Archived in Iran Tagged iran tebriz Comments (0)

(Entries 6 - 10 of 50) « Page 1 [2] 3 4 5 6 7 8 9 10 »